28 Aralık 2025 - 18:01
Bakü–Tel Aviv Güvenlik İş Birliğinin Yeni Boyutları Ortaya Çıkıyor: İran İçin Kritik Uyarılar

Son beş yılda Azerbaycan ile İsrail arasında derinleşen güvenlik ve askeri iş birliğinin, İran’a yönelik operasyonlarda oynadığı rol yeniden gündeme gelirken, ortaya çıkan bulgular Tahran açısından ciddi jeopolitik sonuçlara işaret ediyor.

Uluslararası Ehlibeyt (a.s)Haber Ajansı -ABNA-  Son beş yıllık süreçte Cumhuriyeti Azerbaycan, bölgesel konumunu güçlendirirken aynı zamanda İsrail’in en yakın güvenlik ve askeri ortaklarından biri hâline geldi. Uluslararası raporlarda ve medya analizlerinde, bu iş birliğinin İran’a yönelik çeşitli operasyonlarda etkili olduğu; nükleer bilim insanlarına yönelik suikastlardan insansız hava aracı saldırılarına kadar uzanan geniş bir yelpazede Tel Aviv’e imkân sağladığı belirtiliyor.

İsrailli ve Batılı medya organlarında yer alan haberlere göre, İsrail Azerbaycan’daki kara, hava ve deniz altyapılarını İran’a karşı istihbarat ve İHA operasyonlarında kullandı. Azerbaycan’a ait kargo uçaklarının İsrail’deki Ovda (Uvdah) askeri üssüne gerçekleştirdiği çok sayıda iniş ile Sitalçay üssündeki faaliyetler, silah transferi ve operasyonel iş birliğinin somut göstergeleri olarak değerlendiriliyor.

İsrail’in İran’a yönelik son askeri saldırıları sırasında yayımlanan İbranice kaynaklar ise Bakü’nün operasyonlardan önceden haberdar olduğunu ve altyapılarını Tel Aviv’in kullanımına açtığını ortaya koydu. Özellikle Hazar Denizi üzerinden gerçekleştirilen İHA saldırıları, Azerbaycan’ın bu süreçteki rolüne dair yeni ve dikkat çekici boyutlar sundu.

Uzmanlara göre Bakü yönetimi, İsrail’in desteğine dayanarak İran’ı çevreleme ve sınırlama stratejisinde aktif bir aktör olmayı hedefliyor. Bu kapsamda dinleme istasyonlarının kurulması, İran’ın bölgesel enerji güzergâhları ve ulaştırma koridorlarından dışlanmasına yönelik girişimler de bu politikanın parçaları olarak görülüyor.

Analistler, Bakü–Tel Aviv arasındaki güvenlik iş birliğinin ulaştığı düzey ve İran’a yönelik son saldırılardaki rolü dikkate alındığında, Tahran’ın mevcut yaklaşımını gözden geçirmesi gerektiğini vurguluyor. Değerlendirmelerde, İran’ın pasif bir tutumdan çıkarak bölge ülkelerine net bir mesaj vermesinin zorunlu olduğu belirtiliyor: Aynı anda iki cephede hareket etmek mümkün değil ve İran’ın güvenliğine yönelik her türlü tehdidin doğrudan sonuçları olacaktır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha