5 Ekim 2010 - 20:30

Komadaki Kız Çocuğu ve Ayetullah Hamaney’in Kerameti Kerman şehrinde 8 yaşındaki Zehra adında bir kız çocuğu, sokakta oynadığı sırada bir araba kendisine çarpıyor. Kaza o kadar şiddetli oluyor ki çocuk komaya giriyor. Ve durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Annesi de artık kızından ümidini kesmiş, doktorlarda yapacak bir şeyin olmadığını kendisine söylüyorlar.

Nöroloji uzmanı Doktor Saidi şöyle demekte: Zehra hastaneye getirildiğinde beynine şiddetli bir darbe almıştı. Bundan dolayı fazla bir şey yapamıyorduk. İyileşme ihtimali oldukça zayıftı. Zehra’nın ninesi Zehra’nın baş ucunda oturarak ümitsizce dua ediyordu.   

Bu olay inkılâp rehberi Ayetullah Hamaney’in Kerman şehrine geleceği günlere rastlıyor. Ama Zehra annesiyle birlikte Rehberi karşılamaya gidemiyor. Eğer bu kaza olmasaydı kesinlikle Zehra annesiyle birlikte Rehberi karşılamaya gidecekti, ama ne yazık ki gidemiyor…

Zehra’nın annesi olayı şöyle anlatmakta: Rehber, Kerman’a geldiğinde içim yanıyordu. Rehberimin yanına gideyim ve diyeyim ki: Ağa can! Bir parça şeker veya… Verin de hasta çocuğuma vereyim, şayet velayet nuru bir mucize gösterir de çocuğum gözlerini açar.

Öyle ki başka bir diyardan bir doktorun gelerek şifa reçetesi verecek birisini bekler gibi bekliyordum ve diyordum ki Allah’ım! Neden bu saadete ermedim, İnkılap Rehberinden, değerli seyyidimden bir şey alayım da hastamın şifasına sebep olsun… Anne şöyle devam etmekte: o gece saat gece yarısı 23.00 sularıydı. Hastanenin kapısına vardığımda hastane görevlisi: Rehber buraya teşrif getirdi! Dedi.

Dedim ki: inanmıyorum, eğer bir haber olsaydı burada yer yerinden oynar, ses ve karşılama ortalığı götürürdü, ama o anda acaba doğru söylemiş olmasın diye içimden geçti. Hastaneye doğru koşmaya başladım, yok aslında uçarak gittim. Hastaneye girdiğimde doğru söylediğini anladım. Ağamız burada ve benimle ağam arasında bir adım mesafe var.

Ağlayarak ağanın etrafındakilere dedim ki: Ağayı görmek istiyorum. Sabredin, Ağa şu odadan dışarı çıktığında onu görebilirsin dediler. Rehber dışarı çıktığında öne doğru hareket ettim. O anda titriyor, gözlerimden yaşlar akıyor ve konuşacak bir kudretim yoktu. Kendimi toparlayarak dedim ki: Ağa! Sekiz yaşındaki kızım trafik kazası geçirdi ve şu anda komada yatmakta. Adı Zehra’dır. Seni annen Zehra’ya (selamullahi aleya) and veriyorum, teberrük niyetine bir şey verin de çocuğuma vereyim o da onunla şifa bulsun.

Ağa hiç düşünmeden boynundan şalını çıkararak, titreyen ellerime koydu. Adeta uçuyordum. Anında oradan ayrılarak... hiç durmadan, konuşmadan Ağanın mübarek şalını Zehra’nın gözlerine, ellerine, yüzüne sürdüm ve o anda Zehra bir gözünü açtı. Bende olağan üstü bir hal oluşmuş, ruhum adeta uçuyor bedenim ise kızımın iyileşmesi telaşına düşmüştü. Daha bir kaç dakika önce onun iyileşeceğinden ümidimi kesmiştim…   

O gecenin sabahı saat öğlen 2 sularında Zehra her iki gözünü tam olarak açtı. Bir gün sonra normal odaya aldılar, bir gün sonrada taburcu ettiler!

Zehra’nın artık bir hatırası var şöyle diyor: onu hiçbir şeyle değişmem.

O diyor ki bu şal benimdir. Ağa bana verdi. Kendim onu Hz. Ali’nin hareminden aldım.

Annesi ise şöyle demekte: o günden sonra sadece bir arzum var o da şu ki Zehra’yla birlikte Ağa’nın ziyaretine gideyim.

Ayetullah Bahauddini’nin Zikri ve Ayetullah Hamaney’in İmam Mehdi’yle görüşmesi

“Ben her ne zaman hacca gitmek istesem önce Ayetullah uzma Bahauddini’nin yanına gider düstur ve zikir alırdım. Yine bir gün hac’da yerine getirmek için düsturu’l amel almaya üstadımın yanına gittim. Bana Mescid-i Haram’da güney doğu kapısından yedi adım hareket et ve orada otur yedi zikri oku ve ne dileyin varsa iste. Ben dediği şekilde yerine getirdim… Baktım Sıddıki Bey Medine’ye dönsün diye anons yapıyorlar. Ben Medine’ye döndüm ve tekrar bir müddet kaldıktan sonra Mekke’ye geri döndüm. Yani iki kere hac yapmış oldum. Kum’a döndükten sonra üstadım, arif-i billah Ayetullah uzma Bahauddini’nin yanına gittim… Üstadım bana şöyle buyurdu: “Bu yıl ki zikrin semeresinin ne olduğunu anladın mı? Dedim ki: hayır üstat. Bana şöyle buyurdu: Birinci semeresi şu oldu ki iki kere hac yapmış oldun. Ben, bunu siz nereden biliyorsunuz? Dedim. Şöyle buyurdu: “Ben de seninle idim ve seni görüyordum!” sonra şöyle devam etti: bu yılki zikrin ikinci semeresi ise şu oldu: “Ayetullah uzma Hamaney’i Mevla’mız Sahibe’z Zaman Hz. İmam Mehdi’nin (Allah zuhurunu çabuk etsin) ziyaretiyle şerefyap oldular.”    

Ayetullah Ehedi Nejad, Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in Sıddıki’den nakletmiştir.

Gerçek Rüya ve Ayetullah Hamaney

Yabancı öğrencilerden biri şöyle anlatmakta: İran’a geldiğimde vizem yoktu, hatta en az imkâna bile sahip değildim. Kalacak yerim olmadığından ve arkadaşlarımın yanında kalmaktan utandığımdan “Cemkeran” camisinde bir müddet kalmaya başladım. Orada kaldığım süre içinde İmam Zaman Mehdi’ye (Allah zuhurunu acil etsin) tevessül ettim. O gece rüya âleminde biri bana şöyle buyurdu: Yarın gece Rehber Ayetullah Hamaney Cemkeran’a gelecek, her ne sorunun varsa bir kâğıda yaz ve ona ver.

Uykudan uyandım, bir mektup yazarak beklemeye başladım. O gün gece yarısı sularında Ayetullah Hamaney birkaç kişiyle birlikte Cemkeran Camisine girdiler. Ben rüyamın doğru çıkmasından dolayı oldukça şaşırmıştım. İleri doğru hareket ettim ve elimdeki mektubu Rehbere takdim ettim. Kısa bir süre sonra “Merkezi Cihani”ye (şimdiki adıyla el- Mustafa Üniversitesi) gittiğimde bana: mektubunuzun cevabı geldi ve siz medreseye kabul edildiniz. Böylelikle sorunum Ayetullah Hamaney eliyle halloldu. 

Benazir Butto ve Ayetullah Hamaney’in Nasihati

Pakistan’ın öldürülen eski başbakanı Benazir Butto, yüce rehberlik makamı Ayetullah Hamaney’le görüşmeye geldiğinde, hicabından dolayı kendisine itirazlarımızı bildirmiş ve hatta onun için rehberle görüştüğünde baş ve bedenini örtmesi için bir çarşaf vermiştik. Rehber daha görüşmesinin başında öğüt etmeye başlayarak şöyle buyurdu: “Kızım, sen İslam’ın kızısın, sen Emirü’l Mümin’inin kızısın, sen Ehl-i Beyt’in kızısın, sen Kur’an’ın kızısın, sen Müslümansın, sen Şia’sın.” Bu şekilde rehber konuşmasına devam ediyordu. Öyle ki Benazir Butto hanım hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Hem ağlıyor hem de konuşuyordu: sizden bir ricam var. Ricam şu ki kıyamet günü bana şefaat ediniz. Rehber anında şöyle buyurdular: Şefaat Muhammed ve Al-i (Ehlibeyt) Muhammed’e mahsustur. Bu dünyadaki en üstün şefaat yaşam ve meramınızı Ehl-i Beyt’e göre hemahenk etmenizdir. Kendi akide ve şiarınızı ki Müslümansınız elden vermeyin ve din elbisesinden dışarı çıkmayın.

Nakleden: Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in Musavi Kaşani    

Cemkeran Camisi ve Ayetullah Hamaney

Lübnan İslami direniş hareketi Hizbullah’ın lideri Seyyid Hasan Nasrullah şöyle anlattı: bir defa Lübnan Hizbullah hareketi şurasıyla birlikte Ayetullah seyyid Ali Hamaney’in yanındaydık. Hizbullah’ın zor günleriydi ve çok sıkıntı yaşıyorduk. Şermuş Şeyh konferansı düzenlenmiş ve Hizbullah’ın ortadan kaldırılması için tüm komplolar kurulmuştu.

İslam dünyasının büyük rehberiyle görüştüğümüz sırada, rehber bize ümit vererek şöyle buyurdular: “Siz zafer kazanacaksınız, bu tür şeyler çok önemli değil. Sonra şöyle devam etti: Ben, ülke idaresi konusunda sıkıntı çektiğim ve hiçbir çıkış yolu bulamadığım durumlarda dost ve yakınlarıma hazırlanın Cemkeran’a (Kum’daki İmam Mehdi’ye -aleyhi selam- nispet verilen ve İmam Mehdi’nin bazı zamanlarda bazı şahıslara görüldüğü Caminin adı) gidiyoruz, diyorum. Kum’un yolunu tutuyor ve Cemkeran Camisine doğru yol alıyoruz. Orada Ağa’yla (imam Mehdi) dertleşip sorunları dedikten sonra; ben orada gayıptan bir elin bana yol gösterdiğini hisseder, orada yapmam gereken konuda karar alır ve aldığım kararı pratiğe dökerim ve sorunlar bu şekilde hallolur.

Nakleden: Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in Ke’bi: Meclis-i Hobrigan üyesi    

ABNA.İR