12 Haziran 2014 - 09:40
Arabistan ve siyonist rejiminin azılı Suriye düşmanlığı

Amerika ve batılı müttefikleri, özellikle NATO, 2011 yılından beri Suriye’ye karşı açık ve örtülü saldırılar başlatıp bu ülkeye katliamlar ve yıkımlar dayatmıştır.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Batılı müttefikler bölgesel işbirlikçileri olan Fars körfezindeki bazı dikta Arap rejimlerini ve Irak ile Lübnan dışında Suriye komşusu ülke yöneticilerini, Suriye’ye karşı savaş, yıkı, ve katliamlar yapmakla görevlendirdiler. Söz konusu bölgesel taşeron ülkelerin yöneticileri Suriye’deki selefi, selefi Vahhabi tekfirci terör çetelerini örgütleme, lojistik ve istihbarat desteği verme, parasal ve finansal açıdan desteklemekle görevlendirdiler. Nitekim Türkiye, sözde özgür Suriye ordusunu örgütlemek ve askeri lojistik destek vermekle görevlendirildi. Katar ile Suudi krallık rejimi terör örgütlerine parasal yardım yapmak, onların silah ve askeri teçhizatının masrafını karşılamakla görevlendirildiler.

Sözde Özgür Suriye ordusunun zayıf düşmesiyle birlikte Irak Şam İslam devleti IŞİD, Nursa cephesi, İslam cephesi gibi El-kaide düşüncesini en sert veya ılımlı bir şekilde paylaşan tekfirci selefi ve selefi Vahhabi terör örgütlerini Suriye halkına dayattılar. Bütün bu gelişmeler sonucu Suriye büyük bir yıkım ve katliamların kurbanı oldu. Bütün bu sinsi girişimler Filistin topraklarını işgal eden ırkçı İsrail rejiminin yayılmacı girişimlerini kolaylaştırmak ve gayri meşru varlığının güvenliğini sağlayıp korumak için Suriye ile Lübnan’ı parçalamak, bölgesel güvenlik ve barışı ortadan kaldırmak, Şii-Sünni ve Sünni-alevi çatışmalarını çıkarmak amacıyla yapıldı.

Nitekim Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad Lübnan El-Ahbar gazetesine verdiği demecinde soykırımcı İsrail ile Suudi Arabistan’ın Suriye halkı ve hükümetinin en etkin ve acımaz düşmanları olduğunu söyledi. Beşar Esad bölgesel bazda Suriye’ye karşı düzenlenen komplolara değinerek, Suudi krallığının Siyonist çeteler rejimi İsrail’e tavizler ve imtiyazlar vererek Suriye’ye karşı darbe indirmeye çalıştığını belirtti.

Suriye cumhurbaşkanının vurguladığı gibi, Suriye halkı bu karanlık dönemi aşmak için gerekli güç ve iradeye sahiptir. Nitekim Suriye ordusu, halk direniş güçleri ve toplumsal kesimler yakın işbirliği ve dayanışma içinde olup cumhurbaşkanlarına ve Suriye ordusuna güvenerek bütün fitne ve komploların kökünü kazımaya çalışmaktadırlar.

Suriye cumhurbaşkanı Humus’taki silahlı isyancı gurupların halk direniş komiteleriyle anlaşarak bölgeden geri çekildiklerini, bu tür kararın bölgesel ve uluslar arası güçlerin inisiyatifinde değil, bizzat Şam hükümeti tarafından alındığını, ardından genel af ilan edildiğini, bu sürecin Suriye’de halk kesimleri arasında diyalog kültürünü geliştireceğini sözlerine ekledi. Suriye halkının dostları ülkeler olan İran İslam cumhuriyeti, Lübnan ve Irak hükümetleriyle Lübnan Hizbullah’ı bölgesel bazda, Rusya ile Çin uluslar arası alanda Suriye’de demokratikleşme sürecini desteklediler ve yabancı güçlerin Suriye’ye askeri saldırı ve işgali önleme politikalarını geliştirdiler.

Suriye halkına ve meşru hükümetine karşı komplo düzenleyen güç odakları da açık bir şekilde ifşa edildi. Nitekim görevinden istifa eden BM ile Arap birliğinin Suriye işleri özel temsilcisi Ahzer İbrahimi, geç de olsa yaptığı açıklamada, ırkçı İsrail rejiminin Suriye krizinin asıl faili ve etkeni olduğunu, çünkü Suriye’nin yıkıma uğratılması ve zayıf düşürülmesinden en fazla çıkar elde eden taraf olduğunu ifşa edip vurguladı. Ahzer İbrahimi’nin vurguladığı gibi Suriye’nin askeri ve savunma gücünün zayıflaması ve çökmesi, ırkçı İsrail rejiminin lehine bir gelişmedir. Çünkü Beşşar Esad Hükümeti sürekli Siyonist rejime karşı mücadelesini sürdürmüştür. Bilindiği gibi ırkçı İsrail’in Lübnan ve Gazze saldırısında Suriye hükümetinin desteğinde Lübnan Hizbullahıyla HAMAS ve İslami Cihad, Siyonist terör çeteler rejimini hezimete uğratıp, ırkçı İsrail rejiminin  işgaline son verdiler.

Batılı sömürgeci devletler, Suriye’ye askeri saldırı yapabilmek için Suriye hükümetini kimyasal silah kullanmakla suçladılar. Fakat Ahdar İbrahimi’nin ifşa ettiği üzere, kimyasal silah kullanan taraf bizzat batının desteğindeki silahlı terörist çeteler ve tekfirci guruplardı. Bütün bu saldırılara rağmen Suriye ordusu tekfirci teröristleri temizlemeyi başladı ve bir çok bölgeyi terörist tekfirci gurupların denetiminden kurtardı.

İrib

Ekler