Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Alevileri bize hep yanlış anlattılar. Yanlış tanıttılar. Sünni eğitim veren kurumlar, Sünni hocalar, kendilerini sözde âlim olarak görerek dini kendi tekeline alanlar, Aleviliği tehlikeli ve hatta din dışı bir akım olarak yorumladılar.
Toplumu yanıltılar. Birbirine düşürdüler.
Yıllar önce taşındığım binadaki Malatyalı Alevi komşum, bende tam bir deprem meydana getirdi. Samiha Hanım, namazında niyazında, tespihinde, duasında samimi bir Müslüman’dı. Sürekli Kur’an okur, sabah namazını kıldıktan sonra yatmazdı.
Çok samimi olduk. Beraber zikrullah yaptık, dua ettik. Hâlâ dostluğumuz sürer.
“Samiha Abla” dedim “biz sizi böyle tanımıyorduk, bize sizi yanlış anlattılar.”
Samiha Hanım’ın gözleri doldu. “Ah Emine” dedi “Biz neler çektik neler.”
Alevilere bu çileyi çektirenler “Hz. Peygamber’in İslam’ı” yerine Muaviye’nin İslam’ının peşinden giderek toplumu birbirine düşürdüler, kutuplaştırdılar.
Ehl-i Beyt yolunun âşıklarını Şii diyerek, Caferi diyerek, Alevi diyerek dışladılar.
Bugün hala “Suriye ile savaşmak caizdir” diyerek, Suriyeli Müslümanların öldürülmesine fetva veren hocaların mantığı aynı değil mi?
Oysa merkezine Ali’yi koymayan, Ali’den, Yüce Nebi’ye gitmeyen yol, insanı hidayete ulaştırabilir mi?
Bir düşündüm:
Benim babamın adı Ali Haydar.
Büyük Amcamın adı Ali.
Ölen bir kardeşimin adı Ali.
Diğeri Ali Haydar.
Ağabeyimin oğlunun adı Ali.
Eşimin dedesinin adı Ali.
Ali’lerle kuşatılmışız ailece!
Dedemin adı Hasan. Büyük Amcalarımdan birinin adı Hasan, diğeri Hüseyin.
Kardeşlerimden birinin adı Hasan, diğeri Hüseyin.
Bir oğlum Hasan, diğeri Hüseyin.
Biz Sünni’yiz, ama Hasan’larla Hüseyin’lerle kuşatılmışız.
Ali’lerle, Hasan’larla, Hüseyin’lerle kuşatılmış bir toplumu Ehl-i Beyt yolundan yürüyenlere düşman ettiler.
Emine Bayraktar