Yandaş Medya’nın Mezhep Kışkırtıcılığı ve Halep Yalanları

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Ulaşan son haberlere göre Suriye ordusu ve müttefik güçleri Halep şehrini muhalif güçlerin kontrolünden tamamen çıkarmak üzereler. Başta Halep halkı olmak üzere Suriye’nin önemli şehirlerinde halk Suriye ordusunun bu başarısını kutlamaya başlamış bulunuyor.

Başından beri muhalif güçleri destekleyen Yandaş Medya bu yeni gelişme karşısında çılgına dönmüş gibi Suriye’deki son gelişmeleri aktaran yayın organlarına saldırmakta, yalan haberler yaymakta ve halkın mezhebi duygularını körüklüyerek açıkca mezhep kışkırtıcılığı yapmaktadır.

Halep şehrinin doğusu beş yıla yakın bir süreden beri rejim muhaliflerini işgali altında bulunuyordu. İddia edilenlerin aksine işgal altındaki bölge alan olarak Halep’in sadece dörtte birini nüfus olarak ise sadece yedide-sekizde birini oluşturuyordu.
Halep şehrinin tamamı sanki muhaliflerin elindeymiş ve rejim güçleri yeni kurtarıyormuş gibi gösterilmesi mesnetsiz bir yalandan ibarettir.

Dış güçler tarafından eğitilip silahlandırılıp her türlü lojistik destekle bu ülkeye gönderilen onlarca silahlı grubu meşru ve bu ülkenin seçilmiş yasal hükümetini gayri meşru olarak tanıtmaya yıllardır şartlanmış yandaş medya Halep’in doğu bölümünün kurtarılması karşısında hala yalan haber yaymaktan vazgeçmiyor.

Meydanları dolduran on binlerce Halep’linin sevinç gösterilerini sansür ettiği gibi sivillerin katliama uğratıldığı, açlığa terkedildiği, adları Ömer ve Ayşe olanların seçilerek öldürüldüğü gibi yalanları yayarak Türkiye halkı arasında açıkca mezhep kışkırtıcılığı yapmaktadır.

Amerikan emperyalizminin başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere ülkemizdeki bunca komplolarına rağmen konu Suriye olunca Batılı ülkelerin demeçlerinin ve haber ajanslarının kaynak gösterilmesi, BM gibi kukla kuruluşların açıklamalarına yer verilmesi yandaş medyanın düşmüş olduğu rezil durumu gözler önüne sermesi bakımından oldukça ibret vericidir.

“Yüzbin sivil tehlikede” ve benzeri başlıklar ise tamamen gerçek dışıdır. Çünkü Halep’in doğusunda yaşayan sivil nüfus toplamı zaten yüz-yüz elli bin civarında olup bu nüfus üç haftadan beri kurtarılan bölgelerden tedrici olarak güvenli bölgelere aktarılmış bulunuyor.

Silahlı muhalif güçler Halep’in doğusunda yerleşik halkı kendi uğursuz hedefleri için kalkan olarak kullanmayı planlamış ve Suriye ve müttefiklerinin sivillerin çıkışı için açmış oldukları yolları kasıtlı olarak kapatmış ve bu çıkış yollarından kaçan onlarca sivili öldürmek suretiyle niyetlerini ortaya koymuşlardı.

Ve yine Suriye hükümetinin silahlı grupların silahlarını bırakarak muhaliflerin kontrolündeki İdlib kentine geçebileceklerine dair teminat vermesine rağmen muhalifler hamileri ABD ve bölgedeki müttefiklerinin kendilerini kurtaracaklarına dair vaadlerine kanmışlardı.

Bu çatışmalar sırasında sivil halkın da zarar gördüğü inkar edilemez ama bunun asıl sorumlusu sivilleri kalkan olarak kullanan ve muhalifleri boş vaadlerle oyalayan dış güçlerdir, Esad rejimi ve müttefikleri değil.

Her ülke hükümetinin hakkı ve sorumluluğu olduğu gibi Suriye hükümeti de bu ülke halkına karşı huzur ve asayişi sağlamak yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Biz beğenmiyoruz diye bu ülke hükümetinin çaba ve mücadelesini gayri meşru göstermek hiç bir insani ve uluslararası kuralla açıklanamaz.