3 Aralık 2017 - 05:09
İsrail’in Suriye saldırısı ve Türkiye’ye kurulan kumpas

Peki, Türkiye’ye kumpas nasıl mı işliyor? Hükümete yakın Türk medyası, “Esed Doğu Guta’da sivilleri katletmeye devam ediyor. Şam rejimi bölge için kabul edilen ateşkes ve çatışmazlık anlaşmasını ihlal ediyor” dost ve düşman Arap medyasının “Doğu Guta’da faaliyet gösteren Ahrar-u Şam örgütünün lideri Türkiye’de yaşıyor. O örgüte en büyük destek Türk istihbaratından” haberleri ile Türkiye’nin İran ve Rusya ile inşa ettiği ittifaka nifak sokuluyor. Ankara’da kör Esad düşmanlığı üzerinden Suriye’yi okumaya devam eden ahmaklar Türkiye’ye zarar vermeye devam ediyor.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA -  İsrail, başkent Şam kırsalında yer alan askeri bir bölgeye füze saldırısında bulundu. Saldırı resmi tatil günü olan cumayı cumartesiye bağlayan gece 00.30’da gerçekleşti. Mezkûr bölgeye karadan karaya programlı 5 adet İsrail füzesi fırlatıldı. Tatil günü olması hasebiyle o saatte şehir ahalisi, dostlarımız, aile efratları halen ayaktaydı. Şam’ın güneydoğu ve güneybatı yönünden Suriye ordusunun askeri üslerinden karadan havaya 10 adet füzenin fırlatıldığını, fişek gösterisi seyreder gibi, mücerret gözleriyle şahit oldu. Açıklamada can kaybının olmadığı sadece maddi hasarın oluştuğu, saldırıya karşı Suriye ordusunun hava savunma füzeleri ile karşılık verdiği ve iki füzenin havada imha edildiği iddia edildi. Bu iddiayı destekleyecek olan en önemli unsur havada infilak eden füzelerin ortaya çıkardığı görüntüdür.

İsrail Savunma Bakanlığı, İsrail medyası, FOX News ve bu minvalde haber yapan yabancı ajanslar, İsrail füzelerinin “Şam kırsalına inşa edilen İran askeri üssünü” hedef aldığını tedavüle soktular. Yıllarca süren Suriye’ye yönelik saldırıları, Hizbullah’ın silah depoları vuruldu, silah sevkiyat güzergâhları hedef alındı, İsrail sınırına yaklaşan İran hedef alındı iddialarıyla yapılıyor. Son füze saldırısının perde arkasını ve esas gerekçelerini sıralayalım;

* İsrail, Suriye’ye karşı takriben 7 sene önce ihraç edilen terör savaşının en büyük destekçisi. Suudi hanedanlığı ile bu kirli savaşın beyni ve kalbi. Suudi hanedanlığı ile birlikte Suriye’nin etnik ve mezhep çatışmalarını en çok teşvik eden ve cesaretlendiren taraf.

* İsrail, istisnasız tüm dinci terör örgütlerine silah, istihbarat ve askeri destek sağladı ve sağlıyor. İnsani yardım ve mültecileri koruma yalanlarıyla sahra hastanelerinde yaralı teröristlere sağlık hizmeti sunuyor.

* İsrail-Suriye arasında yer alan BM Barış Gücü askerlerinin bölgeyi boşaltmaları ve El-Nusra terör örgütüne teslim edilmesinde aktif rol üstlendi.

* İsrail Suriye’den işgal ettiği Golan bölgesini iade etmek yerine Suriye toprakları üzerinde ikinci işgal planları yapıyor. 40 kilometre derinliğinde kendisine bağlı dinci terör örgütleri üzerinden ikinci bir tampon bölge inşa etmek istiyor.

* İsrail ve Suudi hanedanlığı, kendilerine büyük bir tehlike arz eden İran ve Hizbullah için Suriye ve Lübnan’ın önemli bir saha teşkil ettiğini idrak ediyor. Savaş halinde olduğu Hizbullah’ı donatacak askeri sevkiyatın Suriye üzerinden yapıldığını biliyor. Bu hattı kesmek, silah sevkiyatını engellemek ve Hizbullah’ın daha çok güçlenmesine mani olmak istiyor. Velev ki, bu gerekçeler İsrail’in saldırıları için örtü sebebi sunsa da özellikle yapılan son saldırının sebebi bu olamaz. Zira İsrail füze saldırısı Doğu Guta bölgesine yapıldı. Suriye muhalefeti de bölgeyi tanıyanlar da, orada yaşayan bizler de bu bölgede İran ve Hizbullah’a ait hiçbir askeri üssün olmadığını bilir. O halde bu saldırı ile hedeflenen nedir?

* İsrail savcılığının kovuşturmaya yer yoktur yönünde açıklama yapmasına rağmen Netanyahu’nun yolsuzluk ve hukuksuzluğunun arşa ulaştığı, siyasi olarak dibe vurduğu bir dönemde İran, Hizbullah, Lübnan, Filistin ve Suriye üzerinden savaş çığırtkanlığı yapması içinde bulunduğu vartadan kurtulmasıdır.

* İsrail ve Suudi hanedanlığı arasında aleni olarak gerçekleşen iş ve güç birliğinin hem Siyonistleri “Yahudileri” hem de Vahhabileri “Sünnileri” tehdit eden “Şii” İran ve Hizbullah tehdidine karşı sağlanan ittifakın meşru ve gerekli olduğunu göstermesidir.

* Başkent Şam’ı tehdit edebilecek yegâne muhalif mekânın Doğu Guta kaldığını ve buranın elden çıkması halinde Suriye ordusunun Doğu Guta’dan Golan bölgesine, buradan tüm Güney Cephesine yeniden hâkim olacağının bilinmesidir.

* Doğu Guta’daki örgütlere Suriye hükümeti ile sakın masaya oturmayın, anlaşmayın, teslim olmayın, savaşınıza devam edin başta Suudi hanedanlığı, bizler ve batılı müttefiklerimiz tüm gücüyle yanınızdadır mesajının verilmesidir.

* Son haftalarda Doğu Guta’dan başkent Şam’a artan keyfi ve kör füze saldırıları bu cesaretlendirmenin sonucudur. Suriye için kabul edilen ateşkes, çatışmazlık ve uzlaşma seyri sorunsuz giderken bu anlaşmanın sadece Doğu Guta’da halen yürürlüğe girememiş olmasının en önemli sebebi Suudi ve İsrail engelidir.

Peki, Türkiye’ye kumpas nasıl mı işliyor? Hükümete yakın Türk medyası, “Esed Doğu Guta’da sivilleri katletmeye devam ediyor. Şam rejimi bölge için kabul edilen ateşkes ve çatışmazlık anlaşmasını ihlal ediyor” dost ve düşman Arap medyasının “Doğu Guta’da faaliyet gösteren Ahrar-u Şam örgütünün lideri Türkiye’de yaşıyor. O örgüte en büyük destek Türk istihbaratından” haberleri ile Türkiye’nin İran ve Rusya ile inşa ettiği ittifaka nifak sokuluyor. Ankara’da kör Esad düşmanlığı üzerinden Suriye’yi okumaya devam eden ahmaklar Türkiye’ye zarar vermeye devam ediyor.

Mehmet Yuva

Ekler