Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA – Din Araştırmacısı: Hz. Ali’nin (a.s) kardeşi çok açık bir lehçeye sahipti. Arap şeceresi alimi ve cesur bir şahsiyetti. Akil’in lehçesindeki açıklık, Muaviye sarayında Emirü’l-Müminin’in (a.s) hakkaniyetinin savunulmasına sebep oldu.
Uluslararası Peygamber Ekrem’in (s.a.a) Hamisi Hz. Ebu Talib (a.s) Konferansının akademik komisyonlarından Tarih ve Sire Komisyonu 9 Mart 2021 Salı günü İmam Humeyni (r.a) Yüksek Eğitim Kompleksi Şehit Sadr Toplantı Salonunda düzenledi.
Ayetullah Muhammed Hadi Yusufi Ğaravi’nin başkanlığını üstlendiği bu komisyonun sekreterliğini de Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Abbas Caferi Ferahani yürüttü.
Bu komisyonda Ez-Zehra Üniversitesi Öğrencisi Meryem Kiyani “Tarih Kaynaklarında Akil b. Ebu Talib’in Şahsiyetinin Araştırılması” başlığını taşıyan makalesi üzerinde durarak şu açıklamalara yer verdi: Bu makale iki fırka kaynaklarından yararlanılarak kaleme alınmış ve birinci bölümde Akil’in şahsiyeti, ailesi ve imanı üzerinde durulmuştur. Tarihi kaynaklar esasınca Akil Hudeybiye Barışı öncesi Müslümandı ve savaşların birisinde esir düşmüş ve Abbas’ın aracılığıyla azat edilmişti.
Hz. Ali’nin (a.s) kardeşi çok açık bir lehçeye sahipti. Arap şeceresi alimi ve cesur bir şahsiyetti. Akil’in lehçesindeki açıklık, Muaviye sarayında Emirü’l-Müminin’in (a.s) hakkaniyetinin savunulmasına sebep oldu.
Akil fakirdi ve bu sebeple Emirü’l-Müminin’e (a.s) müracaat ederek ondan mali yardımda bulunmasını istedi. Hz. Ali (a.s) kendi hakkından vermek istedi, ama o buna kani olmayarak beytülmalden sehmini arttırmasını istedi. Hz. Ali (a.s) de kızdırılmış demiri yaklaştırarak … kıssanın devamı Nehcü’l-Belaga’da zikredilmiştir.
Bazı tarihi rivayetlerde Akil’in şahsiyeti olumsuz gösterilmiştir, ne var ki tıpkı nakiller esasınca Akil Muaviye’ye giderek Hz. Ali’nin (a.s) yararına hareket etmiştir. Elbette Akil’in Muaviye’yle mülakatı Emirü’l-Müminin’in (a.s) zamanında olup olmadığı ihtilaf konusudur.
Nehcü’l-Balaga Rivayetinde Hz. Ali’nin (a.s) Akil’e Davranışı Hakkındaki Rivayetin Şüpheli Olduğuna Dair
Bu oturumun devamında Ayetullah Yusufi Ğarevi Nehcü’l-Balaga rivayetinde Hz. Ali’nin (a.s) Akil’e davranışı hakkındaki rivayetin şüpheli olduğuna dair şu açıklamalara yer verdi: Gözleri görmeyen Akil’in yanında eşi ve yol kılavuzu olmaksızın kervan eşliğinde çocuklarla birlikte Kufe’ye gelip Hz. Ali’den (a.s) mali yardım istemesi makul değildir. Üstelik kıssada geldiği üzere Akil’in çocuklarının yüzü siyahlaşmış bir durumda gelmiş olması, Beni Haşim’le uyuşacak gibi değildir. Keza “Kızdırılmış Demir” olayının da şer’i bir yönü yoktur.
“Ğârât” gibi bazı tarih kaynaklarında geldiğine göre Hz. Ali (a.s) Kufe’de kardeşini karşılaması için İmam Hasan’ı (a.s) göndermiş ve oğluna pazardan Akil için yeni elbise ve ayakkabı almasını emretmiştir. Akil, Hz. Ali’den mali yardım istediği zaman Hz. Ali (a.s) “Kufe yakınlarında eski Hire şehri merkezinde karanlıkta bir tacirin mallarını çalalım” buyurduğu zaman Akil “Hırsızlık mı yapalım? demiş ve Hz. Ali (a.s) de şöyle cevap vermiştir: “Bir kişinin malını çalmak, Müslümanların malını çalmaktan daha iyidir.” Akil, Hz. Ali’den (a.s) Şam’a gitmesi için izin ister. Akil gözleri görmeyen, ancak diliyle cihat yapabilecek birisiydi, dolayısıyla Hz. Ali (a.s) onun Şam’a gitmesine izin verdi.
Bu iki rivayet arasında çok fark vardır, lakin Nehcü’l-Belaga’daki rivayet daha çok meşhurlaşmıştır. Ben Mevsuatu’t-Tarihi’l-İslami kitabının beşinci cildinde daha çok açıklamaya yer vererek Akil’in Şam yolculuğundan Muaviye’nin maksimum yararlanmak istediği, ama bunu başaramadığını açıkladım.
Tarihçiler Hz. Ebu Talib’in (a.s) Fakir Olduğu Konusunda İleri Gitmiştir
Akil’in Hz. Ebu Talib’in oğlu olduğu doğrudur, ne var ki keşke makalenin konferansla irtibatı makalede daha çok açıklanmış olsaydı.
Hz. Ebu Talib (a.s) ve Akil’in bazı tarihçiler tarafından fakirliklerini ön plana çıkarmaları konusuna değinen Ayetullah Ğarevi sözlerine şöyle devam etti: Belki de bu raporlarda aşırılığa kaçılmıştır. Bir kısım kimselerin bu işi kasten yaparak Abbas’ı daha zengin göstermek istemeleri ve onu daha üstün tanıtmak istemeleri mümkündür. Burada Abbasilerin rolünü unutmamamız gerekir; Abbasiler kendi siyasi hedeflerine ulaşmak için bu işi yapmışlardır.
.........................
167