Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- 2025 yılında sanal dünya ve yapay zekâ teknolojilerinin hızla yayılması, beraberinde önemli etik, toplumsal ve psikolojik sorunları gündeme getirmektedir. Dijital platformlarda bilgi kirliliği, mahremiyet ihlalleri ve algoritmik önyargılar artarken, kullanıcıların bu teknolojilere eleştirel yaklaşması gerekmektedir.
Eğitim alanında yapay zekânın kullanımı, öğretmenlerin iş yükünü azaltmak ve erişilebilirliği artırmak gibi avantajlar sağlasa da, öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin zayıflaması ve insan etkileşiminin azalması gibi riskleri de beraberinde getirmektedir. Ayrıca, kişisel verilerin toplanması ve işlenmesi gizlilik kaygılarını artırmakta, dijital uçurumun derinleşmesi ise toplumsal eşitsizlikleri büyütmektedir.
Yapay zekâ sistemlerinin şeffaf, hesap verebilir ve adil olması zorunludur. Ancak mevcut uygulamalarda gözetim, mahremiyet ihlalleri ve etik dışı kullanım örnekleri görülmektedir. Bu nedenle, ulusal ve uluslararası düzenleyici çerçevelerle yapay zekânın etik kullanımı sağlanmalı, teknoloji şirketlerinin sorumlulukları netleştirilmelidir.
Sanal gerçeklik ve metaverse gibi dijital evrenler, kültürel ve etik boyutlarıyla da ele alınmalı; gerçeklik algısının zedelenmesi ve toplumsal bağların zayıflaması gibi etkiler dikkatle izlenmelidir.
Sonuç olarak, 2025’te sanal dünyaya eleştirel bir bakış, teknolojinin sunduğu fırsatları değerlendirirken, etik, toplumsal ve bireysel zararların önlenmesini hedeflemelidir. Bu yaklaşım, dijital çağda insan iradesini ve toplumsal değerleri korumanın anahtarıdır.
yorumunuz