26 Kasım 2013 - 20:30
Besmele’nin Kur’an’ın Bir Parçası Oluşu Ve Namazdaki Hükmü (1)

İslam mezhepleri arasındaki ihtilaf konularından biri de “besmele”nin Fatiha veya diğer surelerin bir ayeti olup olmadığıdır. Bunu müteakiben namazda Fatiha ve sureyi okurken besmeleyi okumanın hükmü hakkında ihtilaf çıkmıştır; nitekim sesli mi sessiz mi okunması konusunda da ihtilaf vardır. Bu makalede dört mezhebin birinci derecedeki kaynaklarına dayanarak bu meselenin özünü ve bununla ilgili olan ayrıntıları açıklayacağız. Burada belki de okuyucularımızın varacağı en önemli sonuç, bu ihtilafın sahabeyle ve yine fıkıh, içtihat ve mezheplerle bir ilgisinin olmayışı, bunun, Muaviye’nin Peygamber efendimizin (s.a.a) sireti ve sahabenin ameline aykırı olarak İslam dininde icat ettiği bir bidat olmasıdır.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Bu bidati ona geçerlilik kazandırmaya, delil getirmeye ve bir şekilde meşruiyet kazandırmaya çalışan kimselerin çabalarında görmekteyiz.[1]

Besmele Her Surenin Ayetidir 

İmamiyye Şiileri besmelenin başında yer aldığı her surenin ayeti olduğu konusunda ittifak içerisindedirler. Ayni görüşü İbn–i Abbas, İbn–i Mübarek ve Mekke halkından İbn–i Kesir, Kufe halkından Asım ve Kesaî gibi kişiler ve İmam Şafii’nin ashabının çoğu da[2] paylaşmaktadırlar. Mekke ve Kufe karileri buna yakin etmişlerdir.[3]

Bu söz İbn Ömer’den, İbn Züneyr’den, Ebu Hureyre’den, Ata’dan, Tavus’tan, Sad b. Cubeyr’den, Mekhul’dan, Zuhri’den, Ahmet b. Hanbel’den (ondan gelen bir rivayete göre), İshak b. Rahviye’den, Ebu Abdullah Kasım b. Selam’dan[4] nakledilmiştir. Bu söz Sevrî ve Muhammed b. Ka’b’dan Behyakî vesilesiyle nakledilmiştir.[5] Razî de kendi tefsirinde bunu seçerek Mekke ve Kufe karilerine ve Hicaz fakihlerinin çoğunluğuna, İbn Mübarek ve Sevrî’ye nispet vermiştir. Yine Celaleddin Siyutî buna delalet eden rivayetlerin arasında manevi tevatür olduğunu iddia ederek bunu tercih etmiştir.[6]

Şafiilerden bazıları ve Hamza ise onun sadece Fatiha Suresinin bir ayeti olduğunu, fakat diğer surelerin ayeti olmadığını söylemişlerdir. Ve bu görüş birinci görüş gibi Ahmet b. Hanbel’e nispet vermiştir.[7]

Aralarında Malik, Ebu Amr ve Yakup da bulunan bir grup, “besmele”nin müstakil bir ayet olduğunu, Fatiha veya diğer bir surenin bir parçası olmadığını, onun sadece surelerin başını belirtmek ve iki sureyi birbirinden ayırmak için teberrük amacıyla nazil olduğunu söylemişlerdir. Bu görüş Hanefiler arasında meşhurdur.[8]

Elbette Hanefilerin çoğu “besmele”nin namazda Fatiha Suresinden önce okunmasının farz olduğunu söylemişlerdir. Zahidî de Mucteba’dan her rekatta “besmele”nin okunmasının farz oluşunun Ebu Hanife’den nakledilen sahih bir rivayete dayandığını nakletmiştir.[9]

Fakat İmam Malik onun tek başına okunmasının mekruh olduğunu ve ihtilafı gidermek için okumanın ise müstehap olduğunu söylemiştir.[10]

Bu konuda nadir olan diğer görüşler de vardır; fakat onlara değinmek yararsızdır. Bizim için önemli olan birkaç maddede hak olan Ehl–i Beyt Mektebinin bu konudaki delilini açıklamaktır:

“BESMELE”NİN KUR’AN’IN BİR PARÇASI OLUŞUNUN DELİLLERİ

1– Ehl–i Beyt Hadisleri

“Besmele”nin Kur’an–ı Kerim’in bir parçası olduğuna dair Peygamber Efendimizin (s.a.a) Ehl–i Beyt’inden açık ve sahih hadisler nakledilmiştir.[11] Kur’an’a sarılmak ve ona müracaat etmek nasıl farz ise Resul–i Ekrem (s.a.a), Ehl–i Beyt’e sarılma ve müracaat etmenin farz olduğunu bildirerek onları Kur’an’ın dengi kıldıktan sonra artık başka bir delile hacet kalmıyor ve onlardan rivayet edilen açık ve sahih rivayetler yeterlidir.[12]

A– Muaviye b. Ammar şöyle diyor: İmam Cafer Sadık’a (a.s), namaza durduğum zaman Fatiha Suresini okurken “Bismillahirrahmanirrahim” söyleyeyim mi?” diye sordum. İmam, “Evet” buyurdu. Bunun üzerine, “Fatiha Suresini okuduktan sonra sureyle birlikte “Bismillahirrahmanirrahim”i okuyayım mı?” diye sordum. İmam, “Evet” buyurdu.[13]

B– Yahya b. Ebi İmran Hemdanî’den şöyle rivayet edilmiştir: İmam Muhammed Bâkır’a (a.s) şöyle bir mektup yazdım: “Fedanız olayım! Namazında sadece Fatiha Suresini okuyan ve onun başında “Bismillahirrahmanir–rahim” söyleyen ve Fatiha Suresinden sonra diğer sureyi okuyunca “besmele” söylemeyen kimse hakkında ne diyorsunuz? Abbasi (Abbasi devletinin müftüsü), “Bunun bir sakıncası yoktur” diyor?” İmam kendi eliyle şöyle yazdı: “Abbasi’ın bu sözüne rağmen namazını yeninden kılması gerekiyor.”[14]

C– İbn Ebi Uzeyne’nin naklettiği sahih rivayette şöyle geçmiştir: “…Tekbiretu’l–İhram’ı söyleyerek namaza bağlayınca Allah Teala, “Benim ismimi an” diye vahyetti. Bu nedenle “Bismillahirrahmanirrahim” surenin başına yerleştirilmiştir.” Sonra Allah, “Bana hamdet” diye vahyetti. “elhamdulillahi rabbil alemin” dediği zaman içinden “şükren” dedi. Bunun üzerine Allah Teala ona şöyle vahyetti: “Hamdımı kestin. İsmimi an.” Bundan dolayı Fatiha suresinde “Errahmani’r–rahim” iki defa kılındı. Allah Resulü (s.a.a) “Ve le’z–zallin”e ulaşınca Allah Resulü (s.a.a) içinden, “elhamdulillahi rabbil alemin. Şükren” dedi. Bunun üzerine tekrar Allah ona şöyle vahyetti: “Zikrimi kestin. İsmimi an.” İşte bu nedenle “bismillahirrahmanirrahim” surenin başında yer aldı. Sonra Allah Teala ona şöyle vahyetti: Ey Muhammed! Rabbin olan Allah Tebarek ve Teala’nın nispetini şöyle oku: “Kul huvellahu ehad. Allahu’s–same, lem yelid ve lem yuled. Ve lem yekun lehu kufuven ehed.”[15]

2– Ehl–i Sünnet Hadisleri

Bu konuda Ehl–i Sünnet’ten nakledilen çok sayıda rivayetler buna delalet etmektedirler. Onlardan bazıları şöyledir:

A– Enes şöyle rivayet eder: Bir gün Allah Resulü (s.a.a) gün ortasında uyukladı; sonra tebessüm ederek başını kaldırdı. Bunun üzerine, “Sizi güldüren şey nedir ey Allah’ın Resulü?!” diye sorduk. Buyurdu ki: “Şimdi bana şöyle bir sure nazil oldu: ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Biz sana Kevser’i verdik.’”[16]

B– Darkutnî sahih senetle şöyle rivayet etmektedir: İmam Ali’den (a.s) “seba mesani”nin ne olduğu soruldu. İmam, “Elhamdulillahi rabbil alemin” cevabını verdi. Fatiha suresinin altı ayet olduğunu (o halde nasıl seba –yedi– mesani olabilir ki?) dedikleri zaman, “‘Bismillahirrahmanirrahim’ de bir ayettir” buyurdu.[17]

C– Yine Darkutnî sahih bir senetle Ebu Hureyre’den şöyle nakleder: Resul–i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Fatiha Suresini okuduğunuz zaman ‘Bismillahirrahmanirrahim’i (da) okuyun; çünkü Fatiha Suresi Ummu’l–Kur’an, Ummu’l–Kitap ve Seb’a Mesani’dir. Ve ‘Bismillahirrahmanirrahim’ de onun ayetlerinden birisidir.”[18]

D– İbn Huzeyme ve Beyhakî sahih bir senetle İbn Abbas’tan şöyle nakletmişlerdir: “Seb’a Mesani Fatihatu’l–Kitap’tır.” Fatiha Suresi altı ayet olduğu halde ona nasıl seb’a (yedi) denildiği sorulunca “‘Bismillahirrahmanirrahim’ (de bir ayettir)” dedi.[19]

E– İbn Huseyme ve Beyhakî el–Marifet’te sahih bir senetle Said b. Cubeyr kanalıyla İbn Abbas’tan şöyle nakletmiştir: “Şeytan Kur’an’ın en yüce ayeti olan ‘Bismillahirrahmanirrahim’i insanlardan çalmıştır.”[20]

F– Said b. Cubeyr, İbn Abbas’tan şöyle rivayet etmiştir: “Müslümanlar ‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil oluncaya kadar surenin sonunu bilmiyorlardı. ‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil olunca surenin bittiğini (ve yeni bir surenin başladığını) biliyorlardı.”[21]

G– Said, İbn Abbas’tan şöyle rivayet etmiştir: Cebrail Allah Resulü’ne (s.a.a) nazil olup ‘Bismillahirrahmanirrahim’i okuduğu zaman Peygamber  onun bir sure olduğunu biliyordu.[22]

H– İbn Cureyc diyor ki: Babam Said b. Cubeyr’in kendisine şöyle dediğini bildirdi bana: “‘Sana Seb’a (yedi) Mesani gönderdik” sözünden maksat Ümmü’l–Kur’an’dır.” Babam dedi ki: “Said b. Cubeyr, yedi ayetten biri olan ‘Bismillahirrahmanirrahim’i bana okuduktan sonra şöyle dedi: ‘İbn Abbas bunu sana okuduğum gibi okudu bana.’ Sonra dedi ki: ‘Bismillahirrahmanirrahim’ yedi ayetten biridir. İbn Abbas dedi ki: ‘Allah Teala ‘Bismillahirrahmanirrahim’i size nazil etmiştir; onu sizden önce kimseye indirmemiştir.’”[23]

I– Abdullah b. Abbas şöyle diyor: “‘Bismillahirrahmanirrahim’ bir ayettir.”[24]

K– Talha b. Ubeydullah’tan şöyle rivayet edilmektedir: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kim ‘Bismillahirrahmanirrahim’i terk ederse gerçekte Allah’ın Kitabından bir ayeti terk etmiş olur.”[25]

L– İbn Ömer diyor ki: “‘Bismillahirrahmanirrahim’ her surede nazil olmuştur.”[26]

M– İbn Abbas’tan şöyle rivayet edilmektedir: “Allah Resulü ‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil olmadıkça surelerin son bulduğunu ve arasını bilmiyordu.”

Bezzaz ve Taberanî buna şunu da eklemişlerdir: “‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil olduğu zaman surenin bittiğini ve başka bir surenin başladığını biliyordu.”[27]

N– İbn Mes’ud’un naklettiği rivayette ise şöyle geçer: “‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil oluncaya kadar biz iki surenin arasını (bir surenin bitip diğerinin başladığını) bilmiyorduk.”

O– Said b. Cubeyr şöyle diyor: “Allah Resulü’nün (s.a.a) döneminde ‘Bismillahirrahmanirrahim’ nazil olmadıkça insanlar surenin son bulduğunu bilmiyorlardı. Besmele nazil olunca bir surenin bittiğini ve başka bir surenin başladığını biliyorlardı.”[28]

R– İbn Abbas diyor ki: Ali b. Ebutalib’ten, “Neden Tevbe Suresinde ‘Bismillahirrahmanirrahim’ yazılmamıştır?” diye sordum. Buyurdu ki: “Çünkü ‘Bismillahirrahmanirrahim’ aman ve güvencedir; halbuki Tevbe Suresi kılıçla nazil olmuştur.”[29]

Bütün bu rivayetlerin karşısında, “Besmele”nin surenin bir parçası olmadığına delalet eden sadece iki rivayet vardır.

Bunlardan biri, Katade’nin Enes b. Malik’ten naklettiği şu rivayettir: Allah Resulü (s.a.a), Ebubekir, Ömer ve Osman ile birlikte namaz kıldım. Onlardan hiç birinin ‘Bismillahirrahmanirrahim’ dediğini duymadım.[30]

Diğeri ise Abdullah b. Muğaffil Yezid b. Abdullah’ın naklettiği rivayettir: Babam benim ‘Bismillahirrahmanirra–him’ dediğimi duyunca dedi ki: “Evladım! Bundan sakın. Ben Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabının yanında İslam’da bidat çıkarmaktan daha kötü bir şey olduğunu görmedim. Ben Allah Resulü (s.a.a), Ebubekir, Ömer ve Osman ile birlikte namaz kıldım ve onların hiç birinin besmele söylediğini duymadım. O halde sen de söyleme. Okumak istediğin zaman ‘Elhamdulillahi rabbil alemin’ söyle.”[31]

Birinci Rivayetin Cevabı

Birinci rivayet Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve Ehl–i Beyt’inden nakledilen rivayetlerle çelişmekle birlikte birkaç sebeple bu rivayete itimat edemeyiz:

a– Bu rivayet, Ehl–i Sünnet tarafından nakledilen ve mana bakımından mütevatir olan rivayetlerle çelişmektedir. Özellikle bunlardan bazılarının senet bakımından sahih olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu rivayeti nasıl doğrulayabiliriz? Oysa İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ümmü Selem Allah Resulü’nün (s.a.a) sürekli besmeleyi okuduğuna ve onu Fatiha Suresinin bir ayeti saydığına tanıklık etmişlerdir. İbn Ömer de sürekli, “Okunmuyorsa neden Kur’an’a yazılmıştır?” diyordu.[32]

  1. “Kim besmeleyi okumayı terk ederse onu eksiltmiş olur.” Ve buyuruyordu ki: “Besmele seb’a mesani’nin (yedi ayetten oluşan Fatiha’nın) kemalidir.”[33]

b– Bu rivayet Müslüman arasında meşhur olan namazda besmelenin okunmasına aykırıdır. Hatta Muaviye hilafeti döneminde bir gün namazda besmeleyi okumayınca Müslümanlar ona, “(beslemeyi unuttun mu yoksa çaldın mı?” dediler.[34]

O halde Peygamber Efendimizin (s.a.a) ve ondan sonra gelenlerin besmeleyi okumadıklarını nasıl kabul edebiliriz?!

c– Bu rivayet müstefiz olarak Enes’in kendisinden nakledilen rivayete aykırıdır:

1– Katade, Enes’ten şöyle nakleder: Allah Resulü (s.a.a) med ile okuyordu; “bismillahirrahmanirra–him”i okudu; bismillah, rahman ve rahim kelimelerini med ile okudu.[35]

2– Şureyk, Enes’ten şöyle rivayet etmiştir: “Allah Resulü’nün (s.a.a) ‘bismillahirrahmanirrahim’i sesli okuduğunu duydum.” Hakim demiştir ki: “Bu hadisin ravilerinin tümü sıka (güvenilir)dırlar.”

3– Askalanî şöyle rivayet etmiştir: Mu’tamer b. Süleyman’ın arkasında sayısız sabah ve akşam namazı kıldım. Mu’tamer Fatiha Suresinden önce ve sonra ‘Bismilla–hirrahmanirrahim’i sesli okuyordu. Mu’tamer’in, “Namazda babama uymaktan vazgeçmem” dediğini duydum. Babam ise, “Namazda Enes b. Malik’e uymaktan vazgeçmem” dedi. Enes b. Malik de, “Namazda peygambere uymaktan vazgeçmem” dedi.

Hakim Nişaburî diyor ki: “Bu rivayetin ravilerinin tümü sıka ve güvenilirdirler.”[36]

İkinci Rivayetin Cevabı

Bu rivayet İbn Abdullah b. Muğaffil’in rivayetidir. Birinci rivayete verdiğimiz cevaptan da apaçık bir şekilde anlaşılıyor ki, bu rivayet İslam dininde apaçık olan şeylerle çelişmektedir; çünkü hiçbir Müslüman Fatiha Suresi ve diğer surelerden önce (surenin bir parçası olarak değil)[37] teberrük için de olsa besmele getirmenin müstehap olduğunda hiçbir şüphe etmez; o halde İbn Mugaffil hangi gerekçeyle onun bidat oluğunu söylüyor?!!

3– Müslümanların Davranışı

Müslümanlar sürekli Tevbe Suresi dışında diğer surelerin başında besleme okurlardı ve yine Peygamber Efendimizin (s.a.a) de besleme okuduğu mütevatir olarak sabittir. Eğer besmele Kur’an’ın bir parçası değil idiyse Allah Resulü’nün (s.a.a) bunu açık bir şekilde beyan etmesi gerekiyordu; çünkü Allah Resulü (s.a.a) Allah’ın dinini açıklama konumunda iken besmele getirmesi, okuduğu şeyin Kur’an olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla okuduğu şeylerden bazıları Kur’an’ın bir parçası değilse ve Allah Resulü de (s.a.a) bunu apaçık bir şekilde insanlara beyan etmezse onları cehalete düşürmüş olur; bu da doğru olmayan bir iştir. İnsanları vahy ile ilgili konularda cehalete düşürmek ise asla düşünülmez. Allah Resulü (s.a.a) bunu açıklamış olsaydı, kesinlikle mütevatir olarak bize ulaşması gerekirdi; halbuki böyle bir şey haber–i vahid olarak da bize ulaşmış değil.

4– Tabiin ve Sahabe’nin Mushafları

Kesin olan şeylerden biri de, ister Osman’ın Kur’an’ı toplamasından önce olsun, ister sonra tabiin ve sahabenin mushaflarında besmelenin oluşudur. Besmele Kur’an’ın bir parçası olmasaydı onu mushaflarına yazmazlardı; çünkü sahabe Kur’an’dan olmayan bir şeyin Mushaflarına kaydedilmesine izin vermiyorlardı. Hatta bazı eskiler Kur’an’ın noktalandırılmasına ve yazılarına hareke ve ses konulmasına bile engel oluyorlardı. Dolayısıyla, onların Mushaflarına beslemeyi yazmış olmaları onun Kur’an’da tekrarlanan diğer ayetler gibi Kur’an’ın bir parçası olduğunu göstermektedir.

Bu söylediklerimizden, “Kur’an’da beslemenin yazılmasının nedeni sureler arasında mesafe düşürmek içindir” ihtimalini çürütmektedir. Yine beslemenin Fatiha Suresinde olduğu ve Tevbe Suresinde olmadığı da bu iddiayı etkisiz hale getirmektedir. Besmele iki sure arasında mesafe düşürmek için olsaydı Tevbe Suresi’nin başında da olması gerekirdi ve tam aksine Fatiha Suresinde olmaması gerekirdi. Bu da besmelenin Fatiha Suresinin ayetlerinden biri olduğunu Tevbe Suresinin ise ayeti olmadığını göstermektedir.

Ehl–i Sünnet’te Besmele’nin Surenin Bir Parçası Olduğunun Mütevatir Oluşu

Fahr–i Razî şöyle diyor: Besmele’nin, Allah Teala’nın Hz. Muhammed’e (s.a.a) nazil ettiği ve mushafa Kur’an yazısı olarak kaydettiği bir buyruğu olduğu sabittir.[38]

Yine şöyle demiştir: Kur’an’dan olmayan hiçbir şey Kur’an yazısı olarak yazılmamıştır. Bunlar (halifeler ve ashap) surelerin isimlerinin ve alametlerin uşrların ve humsların yazılmasını engellediklerini görmüyorlar mı? Bütün bunların nedeni Kur’an’dan olmayan bir şeyin Kur’an’a karışmasını engellemektir. Besmele Kur’an’dan olmasaydı onu Kur’an yazısı olarak yazmazlardı; onlar hep birlikte besmeleyi Kur’an yazısı olarak yazdıklarına göre, bunun Kur’an’ın bir parçası olduğu anlaşılmaktadır.[39]

Siyutî besmele’nin Kur’an’ın bir parçası olduğu konusundaki tevatürü reddedenlere cevap olarak şöyle demiştir:

Onun sahabenin mushafında yer almış olması mütevatir olduğunu ispatlamak için yeterlidir. Onların surelerin isimlerini, amini, uşrları gibi Kur’an’dan olmayan bir şeyi mushaflarına yazmaktan sakındıkları halde besmeleyi mushaflarına yazmışlardır; eğer besmele Kur’an’ın bir parçası olmasaydı onun, bir belirtisi olmaksızın Kur’an yazısı olarak yazılmasına müsaade etmezlerdi. Çünkü bu hareket onun Kur’an’ın bir parçası bilinmesine neden olmaktadır; ashap hakkında böyle bir düşünceye kapılmak ve inanmak caiz değildir. Besmelenin sureler arasında mesafe düşürmek için yazıldığı söylenecek olursa, şunu söyleriz: Bu iş insanları aldatmaya neden olur ve sırf sureler arasında mesafe düşürmek için bunu işlemek caiz değildir. Ayrıca, sadece sureler arasında mesafe düşürmek için yazılmış olsaydı, o zaman besmelenin Tevbe Suresi ile Enfal Suresi arasında da yazılması gerekirdi.[40]

Alimlerden bir grubu besmelenin okunmasının faz olduğunu dair müstakil kitaplar yazmışlardır; örneğin:

1– İbn Huzeyme’nin (ö: hk. 311) besmele kitabı.

2– Hataib Bağdadî (ö: hk. 463) el–cehr–u bi’l–besmele kitabı.

3– Ebu Said Boşencî (ö: hk. 536) el–cehr–u bi’l–besmele kitabı.

4– Celaluddin Mahallî Şafiî (ö: hk. 864) el–cehr–u bi’l–besmele kitabı.

5– Ali b. Abdulaziz Dualbî (Tabii’nin meşhurlarından) Bismillahirrahmanirrahim kitabı.

6– Darkutnî, (ö hk. 385) Besmele hakkında bir cilt kitap yazmış ve bu görüşü ispatlamıştır.[41]

“Besmele”nin Kur’an’ın Bir Cüzü Olduğunu Reddedenlerin Delilleri ve Reddi

Besmele’nin surenin bir cüzü olmadığını söyleyenler bu iddiaları için bir takım deliller getirmişlerdir:

1– Kur’an ancak tevatür ile ispatlanır; o halde Kur’an’ın bir cüzü olup olmadığı ihtilaf konusu olan bir şey onun cüzü sayılamaz. Besmele de bu ihtilaf konularındandır.

Cevap: Birincisi; biri çok ilim ehlinin de dediği gibi “besmele”nin Kur’an’ın bir cüzü olduğu, anlamı mütevatir olarak Peygambere Efendimizden (s.a.a) rivayet edilmiştir. Bu mevzu Allah Resulü’nün (s.a.a) Ehl– Beyt’inden de mütevatir olarak rivayet edilmiştir. Ehl–i Beyt’i takip etmenin farz olduğunu kabul ettikten sonra tevatürün Peygamber Efendimizle (s.a.a) onun Ehl–i Beytinden olması arasında hiçbir fark yoktur.

İkincisi; fakihlerden az bir grubu bir şüpheden dolayı besmelenin Kur’an’ın bir cüzü olmadığı söylemişlerse de, sahabeden çok sayıdaki bir grubun onun Kur’an’ın bir cüzü olduğuna tanıklık ettiklerini ve mana bakımından mütevatir olan rivayetlerin buna delalet ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda onların bu hareketi besmelenin Kur’an’ın bir cüzü olduğu yönündeki tevatüre bir zarar vermez.

Üçüncüsü; Peygamber Efendimizin (s.a.a) Kur’an’ın bir suresini okurken besmeleyi de okuduğu mütevatir olarak rivayet edilmiştir. Allah Resulü (s.a.a) beyan ve açıklama konumunda olduğu halde besmelenin Kur’da’dan olmadığını bildirmemesi besmelenin kesin olarak Kur’an’ın bir cüzü olduğuna delalet etmektedir. Evet; bununla besmelenin her surenin bir cüzü olduğu ispatlanmaz. Sadece Kur’an’ın bir ayeti olduğunu ispatlar. Ancak besmelenin her surenin bir cüzü olduğunu ispatlamak için geçen rivayetler yeterlidir ayrıca bu konuda Ehl–i Sünnet ve Ehl–i Beyt tarafından nakledilen çok sayıdaki rivayetler de vardır. Açıktı ki, besmelenin surenin bir parçası olması sahih bir haber–i vahitle de ispatlanır; burada da tevatür olması gerekmiyor.

2– Müslim kendi Sahih’inde Ebu Hureyre’den şöyle rivayet etmiştir: Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: “Allah Teala şöyle buyurmuştur: Namazı kendimle kulum arasında ikiye böldüm. Kulumun payı istemesidir; dolayısıyla, kulum ‘elhamdulillahi rabbil alemin’ dediği zaman Allah Teala ‘kulum bana hamdetti’ buyurur. Kul, ‘er–rahmanu’r–rahim” dediği zaman. Allah Teala, “Kulum beni övdü” buyurur. Kul, “malikiyevmiddin” dediği zaman Allah Teala, ‘Kulum beni yüceltti” buyurur. Kul, “İyyake ne’budu ve iyyake nestain” dediği zaman Allah Teala, ‘bu benimle kulum arasındadır; dilediği şey kulumundur” buyurur. ‘ihtina’s–sırate’l–müstakim. Sıraatallezine en’amte aleyhim. Ğayril mağzubi aleyhim ve la’z–zallin” dediği zaman. Bu istedikleri ve istediği her şey kulumundur’ buyurur.[42]

Bu rivayetten anlaşılan şu ki: ‘İyyake ne’budu ve iyyake nestain’ ayetinin sonrası ondan öncesiyle sayı bakımından eşittir. Besmele Fatiha Suresinin bir cüzü olacak olursa bu rivayetten doğru bir anam çıkmaz; çünkü bildiğiniz gibi Fatiha Suresi yedi ayettir. O halde “besmele” onun bir cüzü olacak olursa ‘İyyake ne’budu ve iyyake nestain’ ayetinden sonra iki ayet yer almış olacaktır ve bu da ‘İyyake ne’budu ve iyyake nestain’ ayetinin öncesi onun sonrasının iki katı olması anlamına gelecektir. Bu durumda Fatiha Suresi sayı bakımından ikiye ayrılmış olmayacaktır.

Cevap: Birincisi; bu rivayet Ala’dan nakledilmiştir; halbuki Ala’nın güvenilir mi yoksa zayıf mı olduğu ihtilaf konusudur.[43]

İkincisi; bu rivayetin delaletinde bir sorun olmasa bile, yukarıda geçen ve Fatiha Suresinin besmele ile birlikte yedi ayet olduğunu bildiren çok sayıdaki sahih rivayetlerle çelişki içerisindedir.

Üçüncüsü; bu rivayetten taksimin sözcükler üzerine yapıldığını anlaşılmıyor, ayetin zahirinden taksimin anlam üzerine yapıldığını anlaşılmaktadır. O halde maksat, fatıhanın Allah Teala ile ve kul ile ilgi olarak iki bölündüğüdür cüzlerinin eşit şekilde taksim edildiği irade edilmemiştir. (Rivayetten, Fatiha Suresinin bazı bölümlerinin Allah Teala ile ve bazı bölümlerinin ise kul ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.)

Dördüncüsü; taksimin lafız ve sözcükler üzerine yapıldığını kabul etsek bile; hangi delile dayanılarak bu taksimin ayetlerin sayısınca yapıldığı söylenmektedir; bu taksim kelimelerin sayısına göre de yapılmış olabilir; çünkü ‘İyyake ne’budu ve iyyake nestain’ ayetinden önceki ve sonraki kelimeler tekrarlananların atılıp besmelenin hesaplanması durumunda her iki taraf da on kelimedir.

3– Ebu Hureyre’nin rivayeti:

Kevser Suresi üç ayettir[44], Mülk Suresi ise otuz ayettir[45]; besmele surenin bir cüzü olacak olursa bu surelerin ayetlerinin sayısı fazla olacaktır.

Cevap: Ebu Hureyre’nin Kevser Suresinin ayetlerinin sayısı hakkındaki rivayetinin senedinin sahih olduğunu kabul etsek bile, Enes’in yukarıda geçen rivayetiyle çelişmektedir. Enes’in rivayetini Malik’in Muvatta’sı dışında[46] bütün sihahlar kabul edilir olarak telakki edip rivayet etmişlerdir. O halde Ebu Hureyre’nin rivayeti ya tard edilir ya da surenin özel ayetlerinin sayısı olarak tevil edilir; çünkü besmele bütün sureler arasında ortaktır; Mülk Suresi konusunda da cevabımız budur.

Namazda “Besmele”yi Okumanın Farz Oluşu

Allah Resulü’nün (s.a.a) sireti, sahabe, tabiinin ve fakihlerin ilk neslinin amel ve uygulamalarının inceleyen bir kimse onların namazda besmeleyi okumaya özen gösterdikleri apaçık bir şekilde görebilir. Bu konuda çok sayıda rivayetler vardır; biz onların en açıklarından birine değinmekle yetiniyoruz:

A– Ümmü Seleme diyor ki: Allah Resulü (s.a.a) –namazın kıraatinde Fatiha Suresini– şöyle okuyordu:“Bismillahirrehmanirrehîm. Elhemdu lillahi rebbil alemîn. Errehmanirrehîm. Maliki yevmid–dîn. İyyake ne’budu ve iyyake nesteîn. İhdine’s–sirat–el mustekîm. Siratellezîne en’emte eleyhim; ğeyril meğzubi eleyhim velezzâllîn.”[47]

Ve diğer bir rivayette ise şöyle geçer: Ümmü Seleme’ye Allah Resulü’nün (s.a.a) namazda kıraati nasıl yaptığı sorulduğu zaman şöyle dedi: “Ayet ayet şöyle okuyordu: ‘Bismillahirrehmanirrehîm. Elhemdu lillahi rebbil alemîn. Errehmanirrehîm. Maliki yevmiddîn. İyyake ne’budu ve iyyake nesteîn. İhdine’s–sirat–el mustekîm. Siratellezîne en’emte eleyhim; ğeyril meğzubi eleyhim velezzâllîn.’”[48]

B– İbn Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir: Allah Resulü (s.a.a) namazına“Bismillahirrehmanirrehîm” söyleyerek başlıyordu.[49]

C– Cabir’den şöyle rivayet edilmiştir: Allah Resulü (s.a.a) bana, “Namaza durduğun zaman nasıl kıraat yapıyorsun?” diye sordu. Ben, “Elhemdu lillahi rebbil alemîn’ diyerek kıraat ediyorum” dedim. Allah Resulü (s.a.a), “‘Bismillahirrehmanirrehîm’ diyerek kıraat et” buyurdu.[50]

D– Nafi’ şöyle der: İbn Ömer namaza başladığı zaman Fatiha Suresinde ve ondan sonraki surede‘Bismilla–hirrehmanirrehîm’ diyerek başlıyordu.[51]

E– Ebu Hureyre’den: “Resul–i Ekrem (s.a.a) halka cemaat namazı kıldırdığı bir sırada namazın kıraatine‘Bismillahirrehmanirrehîm’ ile başladı.” Ebu Hureyre yine demiştir ki: “Besmele Allah’ın Kitabı’nın bir ayetidir. Fatiha Suresini okuyun; Fatiha yedi ayettir.”[52]

F– Katade’den: Enes b. Malik’e “Allah Resulü’nün (s.a.a) kıraati nasıldı?” diye sorulduğu zaman dedi ki: Med ile (uzatarak) kıraat ederdi. Sonra ‘Bismillahirreh–manirrehîm’i okudu. ‘Bismillah’ı, ‘er–Rehman’ı ve ‘er–Rehîm’i med ile (uzatılarak) okunmalıdır dedi.[53]

G– Ebu Hureyre’den: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “‘Elhamdulillah’ı okuduğunuz zaman ‘Bismil–lahirrehmanirrehîm’i okuyun. Çünkü Fatiha Ümmü’l–Kur’an, Ümmü’l–Kitab ve Seba Mesani (yedi ayet)tir. ‘Bismillahirrehmanirrehîm’ de onun ayetlerinden biridir.”[54]

Bir rivayete Peygamber Efendimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu geçmektedir: ‘Elhamdulillah” yedi ayettir. Onların biri ‘Bismillahirrehmanirre–hîm’dir…” Ve böylece bu hadisin anlamını bir önceki hadis gibi saymıştır.

H– Ebu Hureyre’den: Mescid–i Nebi’de Allah Resulü (s.a.a) ile birlikte olduğum bir sırada adamın biri içeri girerek namaza durdu. İstiaze (euzubillahi mineş’ş–şeytani’r–racim) ile başlayarak –besmele getirmeden– ‘Elhamdulil–lahi Rabbil Alemin’ diye devam etti. Allah Resulü (s.a.a) bunu duyunca ona dedi ki: “Ey adam! Namazını kestin. ‘Bismillahirrehmanirrehîm’in Fatiha’nın bir cüzü olduğunu bilmiyor musun? Kim onu terk ederse bir ayeti terk etmiş olur ve kim de bir ayeti terk ederse namazını bozmuş olur.”[55]

Sahabe, tabiin ve fakihler de besmeleyi Fatiha’nın bir cüzü biliyorlardı.

A– Beyhakî, Abdulhayr’dan şöyle naklediyor: Hz. Ali’den Seb’a Mesani’nin ne olduğu sorulunca“‘Elhamd suresidir” dedi. Ona, altı ayettir denildiği zaman, ‘Bismillahirrehmanirrehîm’ de bir ayettir” cevabını verdi.[56]

B– Sa’lebî Hz. Ali’den (a.s) şöyle rivayet etmiştir: Ali namazda bir sureye başladığı zaman‘Bismillahirreh–manirrehîm’ ile başlardı. Ve buyuruyordu ki: “‘Besmele’yi okumayan kimsenin kıraati eksik olur.” Ve buyuruyordu ki: “Seb’a Mesani ‘besmele’ ile tamamlanır.”[57]

C– Bu konuda İbn Abbas’tan bir çok rivayet nakledilmiştir. Onların bir kısmı diğerlerini açıklayıp tekit etmektedir. Biz bunların arasından iki kısa rivayeti zikretmekle yetiniyoruz:

1– İbn Cureyh, Ubey’den, Said b. Cubeyr’den şöyle rivayet etmiştir: “Andolsun sana ikililerden yedi verdik” ayetinden maksat Ümmü’l–Kur’an (Fatiha Suresi)dir. İbn Abbas ‘Bismillahirrehmanirrehîm’i de yedinci ayet olarak okudu ve dedi ki: “Allah Teala onu sizin için nazil etmiştir ve sizden önce hiç kimse için nazil etmemiştir.”

Hakim diyor ki: Bu rivayet Buhari ve Müslim’in Sahih’lerindeki şartlarına göre sahihtir. Zehebî de bunu teyit etmiştir.[58]

2– İbn Abbas şöyle demiştir: “‘Seb’al–Mesani’den (ikililerden yedi) maksat Fatihatu’l–Kitab’tır.” İbn Abbas Fatiha’yı ‘Bismillahirrehmanirrehîm’ ile birlikte yedi ayet olarak okudu. Ravi’ye, “Acaba İbn Abbas sana ‘Bismillahirrehmanirrehîm’in Allah’ın Kitabının bir ayeti olduğunu söyledi mi?” diye sorulduğu zaman, “Evet” cevabını verdi ve sonra şöyle devam etti: “İbn Abbas namazın her iki rekatında Fatiha Suresini ‘Bismillahir–rehmanirrehîm’ ile okuyordu.”[59]

D– Nafi’, Abdullah b. Ömer’den şöyle rivayet etmiştir: “Ümmü’l–Kitab’ı (Fatiha Suresi) okumaya‘Bismillahir–rehmanirrehîm’ ile başlardı.[60] İbn Ömer namaza başladığı zaman tekbir getirir, peşinden ‘Bismillahirrehmanir–rehîm. ‘Elhamdulillah…’ı okurdu. Fatiha Suresi okuyup bitirdikten sonra yine ‘Bismillahirrehmanirrehîm’i okurdu.” Nafi’ diyor ki: İbn Ömer, “‘Bismillahirreh–manirrehîm’ okunmayacaksa neden Kur’an’a yazılmıştır?” diyordu.[61]

E– Muhammed b. Ka’b el–Kurzî’den şöyle rivayet edilmiştir: “Fatihatu’l–Kitab‘Bismillahirrehmanirrehîm’ ile yedi ayettir.”[62]

F– Beyhakî şöyle demiştir: Mekke fakihleri, Ata, Tavus, Mucahid ve Said b. Cubeyr’den bize ‘Bismillahirrehmanirrehîm’in sesli okunması rivayet edilmiştir.[63]

G– Abdurrazzak’ın Musannef’inde, “Kıraat–i Besmele” babında şöyle nakledilmektedir: “…Ubey’den, diğer sahabe ve tabiinin ‘besmele’yi okudukları rivayet edilmiştir.”[64]

Ehl–i Beyt mektebi takipçileri imamlarının Allah Resulü’nden (s.a.a) naklettikleri rivayetlere dayanarak, ‘besmele’nin Kur’an–ı Kerim’in bütün surelerinin bir ayeti olduğu, bütün namazlarda Fatiha ve sonraki surede okunmasının farz olduğu ve yine sesli okunması farz olan namazlarda onu sesli okumanın farz olduğu konusunda icma etmişlerdir.[65]

ABNA24.COM

..........................................................................................

İLGİLİ MAKALE

Namazda ‘Besmele’yi Sesli Okumak Farzdır (2)

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı

[1]– Bu konu esasen Ayetullah Hoi’nin el-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an adlı eserinden alınmıştır, s.438-448 ve bkz Allame Seyyid Murtaza Askeri’nin, Kur’an-ı Kerim ve Rivayeti’l-Medreseteyin kitabı, c.2, s.37-67.

[2]– Tefsir-i Alusî, c.1, s.39.

[3]– Tefsir-i Şevkanî, c.1, s.7.

[4]– Tefsir-i İbn Kesir, c.1, s.16.

[5]– Tefsir-i Hazin, c.1, s.13.

[6]– el-İtkan, 22-27, c.1,s .270.

[7]– Tefsir-i Alusî, c.1, s.39

[8]– Ae.

[9]– Ae.

[10]– el-Fıkh-u Ala’l-Mezahibi’l-Erbaa, c.1, s.257.

[11]– Bu rivyetler hakkında bilgi edinmek için bk. Furuu’l-Kâfi, Karaat-i Kur’an babı, s.86; el-İstibsar, el-Cehr-u bi’l-besmele babı, c.1, 311; et-Tehzib, Keyfiyet-u Salat ve Sıfatuha babı, c.1, s.153, 218; Vesailu’ş-Şia, Enne’l-besmele Ayetun Mine’l-Fatiha babı, c.1, s.352.

[12]– Bu konunun bazı kaynakları Ayetullah Hoî’nin el-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an kitabının 18 ve 398. sayfalarında geçmiştir.

[13]– el-Kâfî, c.3, s.312; Daru’l-Kutubi’l-İslamiyye basımı.

[14]– Ae. S.313.

[15]– el-Kafi, c.3, s.485.

[16]– Sahih-i Müslim, Huccet-i Men Kale el-Besmele…, c.2, s.12; Sünen-i Neseî, Keraetu’l-Besmele babı, c.1, s.143; Sünen-i Ebi Davud, el-Cehr-u bi’l-Besmele, c.1, s.125.

[17]– el-İtkan, 22-27, c.1, s.136. Bu ikisini Beyhakî kendi Sünen’inde, “ed-Delil-u Ala Enne Besmele Ayetun” babında, c.2, s.45’te rivayet etmiştir.

[18]– Ae.

[19]– Ae. Hakim bunu Müstedrek’inde, c.1, s.551’de rivayet etmiştir.

[20]– Ae, s.135; Beyhakî bunu kendi Sünen’inde, “İftitahu’l-Karaat-i Fi’s-Salat” babında rivayet etmiştir, c.2, s.50.

[21]– Müstedrek-i Hakim, c.1, s.232; Hakim, “Bu rivayet Buhari ve Müslim’in şartıyla sahihtir” demiştir.

[22]– Müstedrek-i Hakim, c.1, s.231.

[23]– Müstedrek-i Hakim, FEzailu’l-Kur’an, s.550.

[24]– ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.7, İbn Zureys’ten.

[25]– ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.7, Sa’lebî’den.

[26]– ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.7, Vahidî’den.

[27]– Sünen-i İbn Davud, Salat kitabı, “Men cehere biha” babı, c.1, s.209; Sünen-i Beyhakî, c.2, s.43; Müstedrek-i Hakim, c.1, s.232. Hakim, “Bu hadis sahihtir fakat o ikisi bunu rivayet etmemişlerdir” demiştir. Zehebî de, “Bu kesin ve sabittir” demiştir. Bk. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, c.6, s.310; ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.7’de Taberanî ve Beyhakî’den.

[28]– İbn Mes’ud’un rivayeti ed-Dürru’l-Mensur’da, c.1, s.7, Beyhakî’den, Şa’bu’l-İman’da Abdürrazzak’ın Musannef’i, c.2, s.92.

[29]– ed-Dürru’l-Mensur, Tevbe Suresi’nin tefsirinde. Ebu Şeyh ve İbn Merduveyh bunu İbn Abbas’tan rivayet etmişlerdir.

[30]– Müsned-i Ahmet, c.3, s.177, 273, 278; Sahih-i Müslim, “Huccet-u men la yehcuru bi’l-besmele” babı, c.2, s.12; Sünen-i Nesaî, “Terku’l-cehr-i bi’l-besmele” babı, c.1, s.144. Buna yakın olarak da Abdullah b. Muğaffil’den nakledilmiştir.

[31]– Müsned-i Ahmet, c.4, s.85; Tirmizî bunu az bir farkla “Ma cae fi terki’l-cehr-i bi’l-besmele” babı, c.1, s.43.

[32]– es-Sünenü’l-Kubra, c.2, s.43.

[33]– ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.7.

[34]– Sünen-i Beyhakî, c.2, s.49.

[35]– Sünen-i Beyhakî, “İftitahu’l-kıraat-i fi’s-salat-i bi-bismillah, c.2, s.46; el-Müstedrek, el-cehr-u bi-bismillah hadisi, c.1, s.233.

[36]– el-Müstedrek, c.1, s.233-234.

[37]– et-Tefsiru’l-Kebir, c.1, s.209.

[38]– Tefsir-i Razî, c.1, s.195.

[39]– Tefsir-i Razî, c.1, s.197.

[40]– el-İtkan, Siyutî, c.1, s.80.

[41]– a) ed-Dürrü’l-Mansur, c.1, s.7’de. Said b. Mensur bunu kendi Sünen’ninde, İbn Huzeyme el-Besmele kitabında, Beyhakî İbn Abbas’tan rivayet etmiştir.

b) Cemaleddin AbDürrahim b. Hasan b. Eşnevî’nin Tabakatu’ş-Şafiiyye’sinde Hatib Bağdadi’nin biyografisinde, (ö. hk.772) c.1, s.201. Onun eserlerinden olan el-cehr-u bi’l-besmele.

c) Keşfu’z-Zunun kitabının altında, el-cehr kökünde, c.1, s.388 “el-cehr-u bi’l-besmele” Ebu Said İsmail b. Abdulvahid el-Buşenci, el-Herevî eş-Şafiî.

d) Celaluddin Muhammed b. Ahmed el-Mahall3i eş-Şafiî’nin Keşfu’z-Zunun, el-cehr kökü, c.1, s.623.

e) İbn Nedim’in Fihrist’i, s.299.

f) Kurtubî, kendi Tefsirinde, c.1, s.95, besmele’nin tefsirinde; Diyor ki: Bir grup onun Kur’an’ın bir cüzü olduğunu rivayet etmişlerdir. Darkutnî bunu bir ciltte toplamış ve tashih etmiştir. Darkutnî bunu kendi Sünen’inde, c.1, s.311’de nakletmiştir.

[42]– Sahih-i Müslim, Kıraatu’l-Fatiha Fi Kulli Rekat babı, c.2, s.9; Sünen-i Ebi Davud, Men Tereke Kıraate Fi Salatihi babı, c.1, s.130; Sünen-i Nesaî, Terku’l-Kiraati’l-besmelet-i Fi Fatiheti’l-Kitab, c.1, s.144.

[43]– Onun biyografisi için bk. Tehzibu’t-Tehzib, c.8, s.335-336.

[44]– Hadis kitaplarında bu rivayeti bulamadık.

[45]– Müstedreku’l-Hakim, c.1, s.565; Sahih-i Tirmizî, Mâ câe fi fazl-i sureti’l-Mülk babı, c.11, s.30; Kenzu’l-Ummal, Fezailus’s-Suver ve’l-Ayat, c.1, s.516, 525.

[46]– Teysiru’l-Vusul, c.1, s.199.

[47]– Müsdetreku’l-Hakim ve özeti, c.2, s.232. İfadesi şöyledir: Harf harf şöyle okuyordu: ‘Bismillahirrehmanirrehîm. Elhemdu lillahi rebbil alemîn.”

Hakim diyor ki: Bu rivayet Buharî ve Müslim’in şartıyla sahihtir; ama o ikisi bunu rivayet etmemişlerdir. Zehebî de Talhis’inde bunu onaylamıştır; Fahr-i Razî bunu iki senetle kendi Tefsir’inde, c.1, s.19’da rivayet etmiştir.

[48]– Müsned-i Ahmet, c.6, s.302; Sünen-i Ebi Davud, c.4, s.371, Karaat ve Huruf kitabı; Sünen-i Beyhakî, c.2, s.44. ve s.53’te özetle.

Siyutî ed-Dürru’l-Mensur kitabında, c.1, s.7’de şunu eklemiştir: Ebu Ubeyde ve Ebu Sad Tabakat’ta, İbn Ebi Şeybe, İbn Huzeyme ve İbn Enbarî el-Mesahif’te, Darkutnî, Hatib ve İbn Abdulbirr rivayet etmişlerdir. Her ikisi de el-Meselet-u an Ümmi Seleme kitabında yer almıştır… Sonunda da şöyle geçer:‘Bismillahirrehmanirrehîm’ ayet sayılmıştır.

[49]– Sünen-i Tirmizî, c.2, s.44, Salat babları, Ma cae fi’l-cehr-i bi-Bismillahirrehmanirrehîm.Babı. Ed-Dürru’l-Mensur, c.1, s.8; Darkutni ve Ebu Davud’dan, salat kitabı, men cehere biha -bismele- babı, h: 778, c.1, s.209. 

[50]– ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.8; Darkutnî ve Beyhakî’den Şa’bu’l-İman’da.

[51]– Sünen-i Beyhakî, c.2, s.47; es-Siyutî, c.1, s.8; Taberanî’den el-Evsat’ta, Darkutnî ve Beyhakî’de; özet olması nedeniyle ifade Siyutî’dendir; Beyhakî’nin ifadesi ise şöyledir: “Allah Resulü (s.a.a) namaza başladığı zaman Besmele ile başlardı…”

[52]– Sünen-i Beyhakî’de, c.2, s.47; ed-Dürru’l-Mensur’da, c.1, s.3; Bu ifade ona aittir; bunu Darkutnî’den de nakletmiştir.

[53]– Sahih-i Buharî, Fezaulu’l-Kur’an kitabı, Meddu’l-Kur’an babı, c.3, s.156; Sünenu’l-Beyhakî, İftitahu’l-Kıraat-i Fi’s-Salat Bi-Bismillahirrehmanirrehîm ve’l-Cehr-u Biha İza Echere Bi’l-Fatiha babı, c.2, s.43.

[54]– Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.45; ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.3. Birinci hadis hakkında demiştir ki: Bunu Darkutnî rivayet etmiş ve sahih bilmiştir. İkinci hadis hakkında ise şöyle demiştir: Bunu Taberanî el-Evsat’ta ve İbn Merduveyh ise kendi Tefsir’inde rivayet etmişlerdir.

[55]– ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.7. Demiştir ki: Bunu Sa’lebî rivayet etmiştir…

[56]– Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.45; ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.3; demiştri ki: Darkutnî ve Beyhakî bunu sahih bir senetle rivayet etmişlerdir. Ve el-İtkan, c.1, s.81; Kenzu’l-Ummal, c.1, s.191.

[57]– ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.7; Demiştir ki: Bunu Sa’lebî Ali’den rivayet etmiştir. Kenzu’l-Ummal, c.2, s.191, 375.

[58]– Müstedreku’l-Hakim, ve özeti, c.1, s.550-551; Kenzu’l-Ummal, c.2, s.192.

[59]– Müstedreku’l-Hakim ve özeti, c.1, s.551; Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.47-48 ve İbn Abbas’ın diğer rivayetleri. Hakim, Müstedrek’inin Fezailu’l-Kur’an babında, c.1, s.550-552’de onlardan yedisini rivayet etmiştir. Siyutî el-İtkan, c.1, s.80-81’de şöyle demiştir: Bunu İbn Huzeyme ve Beyhakî sahih bir senetle ve Şafiî el-Umm, c.1, s.107’de rivayet etmişlerdir.

[60]– Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.48-49.

[61]– Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.44; ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.7. Bir rivayette, Ubadele, Abbas’ın, Ömer’in ve Zübeyr’in oğulların besmeleyi sesli olarak söyledikleri geçeri.

[62]– ed-Dürrü’l-Mensur, c.1, s.8, Ebu Ubeyde’den.

[63]– Sünenu’l-Beyhakî, c.2, s.50.

[64]– Abdurrazzak’ın Musannef’i, Namaz kitabı, Kıraat-i ‘Bismillahirrehmanirrehîm’ babı, c.1, s.90-91.

[65]– Şeyh Tusî, el-Hilaf, c.1, s.338; Cevahiru’l-Kelam, c.9, s.296.

Ehl-i Beyt’in bu konudaki rivayetlerinin kaynaklarına yukarıdaki dipnotlarda değinildi.

Ekler