27 Mayıs 2014 - 08:48
Batı’nın Çifte Standartlar Labirentinde

ABD bütün dünyada yalnız çocukları korumakla değil, etnik azınlıkların hakları konusunda da bir daraltmaya gidilmesine karşı. Ama aynı ABD, Şii çoğunluğun yaşadığı Bahreyn’deki Vahhabi azınlık yönetimini, Suudi Arabistan’la beraber vargücüyle destekliyor, çünkü orada hava üssü var. ABD’nin, NATO’nun bu hava üssünü korumak için zalim iktidara destek olması, ABD’nin azınlık hakları propagandasını çürütüyor

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Bağımsız siyasîler ve analistler artık Devlet şekli ve uluslararası siyasinin etkili modeller aramalarını durdurmalı. İdealler bulunmuş ve onca yıl süresinde ABD’nin iç ve dış siyasî stratejisini belirliyor. Konu ABD’nin ve onun Kuzey Atlantik bloğu müttefiklerinin, gerekli sonuçlara getiren bütün araçlara rağmen, kendi amaçlarına ulaşabilmesini sağlayan çifte standartlar hakkındadır.
 
ABD’ nin yelkovanları sadece askeri ve ekonomik etkisine maruz kalmaktadır, onların okları her zaman doğuya yönelmiştir. Dünyadaki etkisini ve varlığını genişleten Batı, insanlığın yüzlerce yıllık kültürel alanlarını (ilişkilerini) yok ediyor ve kanlı çatışmaları ortaya çıkarıyor. ABD “başkasının manastırına” kendisinin (pmayarO) Demokratik tüzüğüyle değil, kaynaklara el koyarak ve imzalanan cümlelerle geliyor. ABD’nin ne müttefikleri, ne de arkadaşları var, onlarla ilişkilerini ve derecesini belirleyen şeyler: devletlerin pratik değeri, siyasi gücü veya NATO’nun askeri-stratejik planlarını gerçekleştirebilecek özel kişilikleridir. ABD’nin dış borcunun büyümesiyle birlikte, Irak ve Afganistan’daki birkaç “parlak” başarısızlığın neticesi, tek dünya gücü itibarının düşmesi, onun askerî- siyasî aktivitesini yükseltiyor. ABD,  her gün mantar gibi artan trilyon dolarlık borçlarını dünya toplumlarının ve vatandaşlarının üstüne yıkar, başka çatışma sahaları açarken, öte yandan, sıradan Amerikalıların birçoğunu ise,  Amerika’nın sosisli sandviç ülkesi, ve faydalı şeylerin Amerika’da olduğuna inan yönlendirerek, sıcak para koymaktadır.
 
Bir Suriye atasözü der ki: “Yalana benzeyen gerçeği söylemektense,  gerçeğe benzeyen yalanı söyle!” Batı bu hikmeti, Suriye’deki iç çatışmalardan çok zaman önce öğrendi. Batı’nın kimlik kartı olan çifte standartlar politikası ve siyasi ikiyüzlülüğü başarıyla dönüştürmektedir.
 
Eşanlamlılık arayışı
 
İlk önce Amerikalılar kamuoyunun siyasi faaliyetler etkisini değerlendirdi. Stratejist- jeopolitiklerin cephesinde, insanlardan birçoğunun zihniyetini manipüle edecek araçların tam kompleksi, fikir oluşturulması ve popülerleştirilmesi var. Internet tarafından yönetilen ve Amerika tarafından belirli stereotipler ve siyasi katılımlarla yönlendirilen kamuoyu baskı altına alındı. Olayların, verilerin, olguların yorumlanması siyasi düzene tabii oldu. Mesela, Amerika ve müttefikleri medyası ve siyasi kişiler Batı’nın istikrarsızlaştırması gereken ülkelerdeki agresif muhalefete, paralı teröristlere “isyancılar” demektedir. Bununla ilaveten “profesyonel ayrılıkçılar” denilen silahlı grupların büyük bir kısmı Batılı İstihbarat servislerinin derinliklerinde hazırlanıyor. Hedef ülkelerdeki sabotaj, baltalama ve propaganda faaliyetlerin finansmanlarını bu istihbarat servislerine bağlı kuruluşlara aittir.
 
SSCB, Afganistan’da Mücahidlerle savaşırken ABD  hem“isyancıları”, hem de Peşaver’ deki Şiileri destekliyordu. Bugün ise NATO, adı Taliban aynı “isyancıları” terörizmle suçluyor ve onlarla savaşı rüşvetle satın almaya çalışıyor. ABD elini kirletmemek için kimi eski Taliban liderine, aileleriyle yurdu terk etsin veya direnişi durdursun diye gizlice haraç ödemektedir.
 
NATO’nun Talibanlarla savaşırken, gerçekten teröristler dediği bu Taliban’ın en önemli finansman kaynağı olan uyuşturucu kaçakçılığı yolunu kapatmaması, içinde bulunduğu düşman pozisyonuyla çelişki halindedir. Taliban ise uyuşturucuyu kendisi üretmiyor, haşhaş’ın %99’ni halkın çabalarıyla yetiştiriliyor. Uyuşturucu maddelerin depoları ve alanları fakir halka acıma görüntüsü altında yok edilmiyor, çünkü dünyadaki en fakirler arasında ikinci sırada yer tutan buranın halkı savaş yüzünden, başka üretmeyi, işler yapmayı beceremiyor, bu yüzden halk yaşamını haşhaş yetiştirmekle sağlıyor. NATO Kuzey yolunu rahatça kullanıyor ve Rusya’ya giden bu yola yeşil ışık yakıyor. Rusya uyuşturucu kullanımında dünyada birinci sırada ve burada kullanılan uyuşturucunun  %99’u Afganistan’dan geliyor. Anlaşılan, ABD çoktan beri, siyasî rakibi olan Rusya’nın zayıflaması için bu yolun, en etkili yol olduğunu görüyor.
 
Çeçen savaşında, Rusya’yla kendi ülkesinin bağımsızlığı için her savaşan terörist olarak gösterilirken, “isyancı” sıfatına  sahip oldu,
 
•Bağımsız Gözlemciler Komisyonu’nun “Dudayev-Basayev” Çeçenistan’ının -teröristlerin yabanarısı yuvası olduğunu onaylaması için birkaç yıl ve tonlarca belgesel video gerekti.
 
Aynı durum Libya ve bir ok ülkede yaşandı, NATO,  meşrû hükümet ordusunu bombalayarak “isyancılara” güçlü destek veridi, ABD Cumhurbaşkanına oğlum diye hitabeden Devlet Başkanı Muammer Kaddafi öldürüldü. Bugün Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad’a karşı savaşan paralı askerler, ABD’nin gözünde “isyancılar” veya “ayaklanan halk(!)” ‘tır. Ukrayna “meydancıları” da, “muhalefet taraftarları”, “protestocular”, ve de “binlerce sıradan adam” ünvanıyla “isyan hareketçiler” listesine katılmaktadır.
 
Kabullenmek yok, gözardı Var!
 
2008’de ABD senkronize birçok grup, Avrupa Birliği ortaklarıyla Kosova’nın bağımsızlığını kabul etti. Aynı yıl Abhazya ve Güney Osetya da bağımsızlıklarını kazandı, ama Gürcistan’ın bu iki eski bölgesi, kendi meselelerinin çözümü için kararı Batı’dan destek almadı. ABD bugüne kadar, bütün dünyaya bunun ikisini aynı şartlara sahip olmadığını ve aralarında büyük ‘ farklılık olduğunu anlatmaktadır, çünkü Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını sahneye koyan ABD’dir. Aynı şeyi ABD’nin kesin olarak kabullenmeyeceği Kırım referandumu hakkında söylemeyiz. ABD yetkilileri, Kırım’da halkoyuyla alınan Rusya’ya birleşme kararının devam etmesi hâlinde Kırım ve Rusya vatandaşlarını yaptırımlarla tehdit etmektedir.
 
Yeraltı kaynaklarıyla zengin yekpâre bir devlet olan Sudan’ın bölünmesi için büyük emek gösteren ABD, Güney Sudan’ın bağımsızlığını kabul etti. Bu bölünmenin sağlanması için Amerikalı “misyonerler” Arablar ve hristiyan Afrikalılar arasında fitne çıkması için onlarca yıl uğraştı. Bu “misyonerler” Çad’ın güneyinden ve Eritre yoluyla bu isyanları ve isyancıları destekledi. ABD, istediği kazanımları elde ettikten sonra yani Sudan’ı böldükten sonra terörist(!) ülkeler listesinden çıkardı.
 
ABD Ortadoğu’da ilk olarak, Libya’da seçim ve halkoylaması olmadan iktidara gelen Halkın Rızası partisini destekledi. 2. Yüzyılın başında ise batılı istihbarat servisleri,  Mısır’daki Müslüman Kardeşleri destekledi
 
Batılının Evi Sodom Gibidir
 
2013’de ABD Cumhurbaşkanı Barak Obama, ABD Yüksek Mahkemesinin, eşcinsel evlilik yasağının kaldırılmasıyla ilgili kararını ayakta alkışladı. Şimdilerde, eşcinsel azınlıkların en yüksek Devlet seviyesinde desteklendiği Batı savunucuları, bu konuda fikirlerini paylaşmayan ülkelere şiddetle saldırıyor. Ama aynı zamanda Doğu Arabistanda kabul gören kurumlaşmış çok eşlilik hadisesi, Batı’ya göre Ortaçağ gericiliğiymiş.
 
Her ülke, emsal oı kültürünün bu yoz etkisinden korunmaya çalışıyorken bu durumu, yani Batı’nın eşcinsel evlilik baskısını kabul edilemez buluyor. ABD’de, Doğu toplumlarının aksine, siyaseti etkileyen toplumun kültür gelenekleri değil, siyasi doğruluk ve düzgünlüğü, temsilen yüzeysel olarak ve sert tanımlamalara bırakmış yasa ve uygulamalardır. Doğruluk çok izafî bir kavramdır. Meselâ, “eşit haklar ve fırsatlar ülkesi” ABD’de, çocuk öldürülebilir ve bundan  ceza almaya bilirsiniz! Örnek mi? Dima Yakovlev dâvâsı
 
Amerikalı anne babaların bu ve bunun gibi birçok suç ve ihmallerinden dolayı çocuk ölümlerine gözlerini kapatan ABD Yüksek Mahkemesinin sinizmi yüzünden, Rus hükümeti, Amerikalı ailelerin, Rus çocuklarını evlât edinmelerini yasakladı. Bu durum da gösteriyor ki, bütün dünyada çocuk hakları diye bastıran ama kendi ülkesindeki çocuk ölümlerine gözlerini kapatan Batı çifte standart sahibidir, iki yüzlüdür.
 
ABD Siyaseti geleceği göremiyor
 
ABD bütün dünyada yalnız çocukları korumakla değil, etnik azınlıkların hakları konusunda da bir daraltmaya gidilmesine karşı. Ama aynı ABD, Şii çoğunluğun yaşadığı Bahreyn’deki Vahhabi azınlık yönetimini, Suudi Arabistan’la beraber vargücüyle destekliyor, çünkü orada hava üssü var. ABD’nin, NATO’nun bu hava üssünü korumak için zalim iktidara destek olması, ABD’nin azınlık hakları propagandasını çürütüyor
 
Bütün dünya sivillere karşı çatışmalarla kaynıyor, fakat ABD sadece görmek istediklerini görüyor. Batı, kendi çıkarına gelecek şekilde, dünyadaki etnik azınlıkların durumundan endişeli gibi görünüyor. Ama bütün bu ülkelerin hep stratejik öneme sahip olması da ilginç. Azınlıklar meselesi, kendi stratejik çıkarına gelecek şekilde kullanıyor. Meselâ, Mısır’da Kıptiler, Türkiye’de Kürtler, Rusya’da Çerkezler. ABD ise kendi ülkesindeki azınlıklar meselesini görmüyor bile!
 
Mustafa Seyfullah Kılıç/Genç Bakış Dergisi

Ekler