29 Kasım 2014 - 09:43
Libya İŞİD hilafetinin vilayetine dönüşürken

IŞİD’çılar Derne’de Kaide ile ilintili Ebu Salim Tugayları ile rekabet halinde. Benzer karşıtlık Ensar el Şeria ile de var. Suriye ve Irak’taki gibi kelle kesip korku salma taktiğini Libya’ya taşıyan IŞİD şu sıralar Beyda, Bingazi, Sirte, Humus ve Trablus’ta alan açmanın peşinde.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA-Lobi devriminin sonu 'otel devleti'. Temsilciler Meclisi'nin başbakanı Abdullah el Sini de kurtuluş hükümetinin başbakanı Ömer el Hasi de otel odalarına mahkûm. Eğer buna devlet diyorsanız gelin adını 'Libya Otel Devleti' ya da 'Libya Lobi Devleti' koyalım! Kaddafi dönemiyle 'çadır devleti' diye alay edenlerin evrimi bu kadar!

2011’de otel lobilerinde kurgulanan devrimler hala otellerde debeleniyor. Libya’da katılımın yüzde 18 olarak gerçekleştiği 25 Haziran seçimlerinin ardından başkent Trablus yerine Tobruk’ta toplanan Temsilciler Meclisi, Dar-üs Selam Otel’de meskûn. Bu otele geçmeden önce karargâh Yunan gemisi Elyros’tu. 

Temsilciler Meclisi’ne yetkiyi devretmeyi reddeden Milli Genel Kongre’nin (MGK) üyeleri işlerini başkent Trablus’taki Rixos el Nasr Hotel’den yürütüyor. 2012’de anayasa sürecini yönetmesi için seçilen MGK işlevini yerine getiremediği halde 18 aylık görev süresini oldubittiyle uzatmıştı. MGK’nin, Tobruk’ta Abdullah el Sini başkanlığında kurulan hükümete alternatif olarak atadığı ‘kurtuluş hükümeti’nin karargâhı da Bab el Bahr Otel. Temsilciler Meclisi’nin başbakanı Abdullah el Sini de kurtuluş hükümetinin başbakanı Ömer el Hasi de otel odalarına mahkûm. Eğer buna devlet diyorsanız gelin adını ‘Libya Otel Devleti’ ya da ‘Libya Lobi Devleti’ koyalım! Kaddafi dönemiyle ‘çadır devleti’ diye alay edenlerin evrimi bu kadar! 

Uluslararası havaalanın kapalıysa… 
İki parlamentolu, iki hükümetli ve çok ordulu Libya’ya devrim götüren aktörlerin yol açtıkları kaos umurlarında değil. Kaddafi’yi devirmek için sarf ettikleri çabanın yüzde birini bu ülkeyi iç savaş ve parçalanmaya götüren süreci durdurmak için harcamıyorlar. BM’nin tanıdığı Tobruk merkezli hükümetle birlikte hareket eden güçler, 24-25 Kasım’da Trablus’taki Mitiga Havaalanı’nı bombalayınca ‘nerede kalmıştık’ diye Libya’yı hatırladık. Trablus Uluslararası Havaalanı, temmuzda Zintanlı milislere karşı MGK’nin silahlı gücü ‘Libya Şafağı’nın galip geldiği çatışmalarda zarar gördüğünden Mitiga askeri üssü sivil uçuşlar için kullanılıyordu. Sözde devrim yaşamış bir ülkenin uluslararası havaalanı devre dışı. Düşünün, vekâlet savaşıyla lime lime edilen Suriye’de bile başta Şam Uluslararası Havaalanı olmak üzere Halep, Lazkiye ve Kamışlı’daki havaalanları halihazırda sivil uçuşlara açık. Bir tarafta “Ben seçilmiş hükümetim, onlar terörist” diyen, diğer tarafta “Biz devrimci onlar yasadışı” diyenler… Ve bu iki cephenin arkasında saf tutanlar: Bir yanda Mısır, BAE ve Suudi Arabistan, diğer yanda Katar, Türkiye ve Sudan. 

Libya İŞİD hilafetinin vilayetine dönüşürken 

Hariçten aktörler Libya’daki karmaşayı giderek yeni bir vekâlet savaşına sürüklerken fırsatları asıl Irak-Şam İslam Devleti ile Kaide ile bağlantılı örgütler değerlendiriyor. 
14 Kasım’da ‘Kavuran bahar; kimler geldi kimler geçti’ başlıklı yazımda IŞİD ve Kaide’nin Libya’daki yayılmasına dikkat çekmiştim. Güncelleyerek tekrarlıyorum: 
- Ülkenin doğusunda Tobruk, CIA’in paraşütle Libya devrimine öncülük etsin diye ABD’den getirdiği Kaddafi’nin eski genelkurmay başkanı Halife Hafter’in denetiminde. 
Temsilciler Meclisi ve hükümetin gardiyanı Hafter, ‘Onur Operasyonu’ ile Bingazi’deki İslamcı gruplar ve Trablus’taki MGK etrafında kümelenen koalisyonla savaşta. 
- Derne, IŞİD’a biat eden İslami Gençlik Meclisi’nin elinde. Kentte daha önce Kaideci ‘Ensar el Şeria etkindi. Kasım başında mini bir şeriat emirliğine dönüştü. 
- Beyda, Tobruk merkezli hükümete bağlı güçlerin kontrolünde. Ama durum nazik. 
- Bingazi, Ensar el Şeria ile İslamcı müttefikleri ‘17 Şubat Şehitleri Tugayı’, ‘Libya Kalkanı 1’ veRafallah el Sahati Tugayı’nın elinde. Hafter’e bağlı güçler kentte ilerlemeye çalışıyor. 
- Ecdebiye ve Sirte’te Ensar el Şeria’nın hâkimiyeti var. 
- Mısrata, Trablus’taki hükümeti destekleyenlerin elinde. Mısrata dindar ama siyasal İslam düşüncesine uzak. Müslüman Kardeşler’le ittifakları konjonktürel. 
- Başkent Trablus, MGK’nin askeri gücü işlevini gören Libya Şafağı çatısı altındaki güçlerin kontrolünde. Ordudan bazı birimleri de içinde barındıran Libya Devrimciler Operasyon Odası da Libya Şafağı ile birlikte. 
- Zintan’ı Hafter’in müttefiki olan El Ka'ka Tugayı ve El Savaik Tugayı kontrol ediyor. Bu iki milis gücü temmuza kadar Trablus Uluslararası Havaalanı’nı kontrol ediyordu. 

Kutuplaşma ideolojik mi? 

Laik-İslamcı karşıtlığının izahta yetersiz kaldığı Libya’daki siyasi ve askeri hâkimiyeti dört ana çizgide kümelemek mümkün: 
Medyada laik liberal diye takdim edilen birinci grupta şunlar yer alıyor: Mücadelelerini ‘İslamcı teröristlere karşı savaş’ etiketiyle sunan Hafter, Temsilciler Meclisi, liberaller, Kaddafi’nin eski adamları ve merkezi hükümetten umudunu kesmiş aşiretler. 

Bu koalisyonun karşısındaki ikinci grupta Müslüman Kardeşler, İslamcı müttefikleri, Müslüman Kardeşler’e ideolojik olarak mesafe koyan Mısratalılar, Kaddafi döneminin adamlarına yönelik Siyasi Tecrit Yasası’ndan taviz verilmemesini düşünen ‘devrimciler’ ve İslamcılıkla ilgisi olmayan Amazig (Berberi) aşireti saf tutuyor. Bu cenah kendini asıl devrimci olarak görüyor ve Tobruk’takileri Kaddaficilere kucak açmakla suçluyor. Liberaller ve İslamcılar karşı karşıya diye yapılan kategoriler tabloyu tam olarak yansıtmıyor. Ne Tobruk’takiler yüzde yüz batıcı ve liberal, ne de Trablus’takiler hepten İslamcı. Hatta Trablus grubuna en güçlü milis desteğini sunan Mısratalılar ile Amazigler siyasal İslamcı bir yönetime izin vermeyeceklerini söylüyor. Burada homojen bir durum değil ‘düşmanımın düşmanı’ esprisinin geçerli olduğu karşıtlıklarla şekillenen iki koalisyon var. 

Üçüncü kategoride IŞİD yer alıyor. Libya’dan Suriye’ye cihada gidip IŞİD saflarına katılan yüzlerce kişinin ülkelerine dönmesi Derne’nin düşüşünde etkili oldu. Hatta IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin Libyalı cihatçıları örgütlemek için Ebu Nebil el Enbari adlı temsilcisini Derne’ye gönderdiği söyleniyor. Kendilerine ‘Libya Mücahitleri’ adını veren yeni çatı örgütü, Libya’yı halifeye bağlı Berka, Trablus ve Fizan şeklinde üç vilayete ayırdı. Derne’deki İslami Gençlik Meclisi de kendisini Berka vilayetinin emiri sayıyor. IŞİD’çılar Derne’de Kaide ile ilintili Ebu Salim Tugayları ile rekabet halinde. Benzer karşıtlık Ensar el Şeria ile de var. Suriye ve Irak’taki gibi kelle kesip korku salma taktiğini Libya’ya taşıyan IŞİD şu sıralar Beyda, Bingazi, Sirte, Humus ve Trablus’ta alan açmanın peşinde. 

Dördüncü kategoriyi Kaide çizgisindeki selefiler ve Müslüman Kardeler’le bağlantılı milisler oluşturuyor. Bu grupların üssü Bingazi. Bingazi ile Trablus arasında hem restleşme hem paslaşma var. 

BM iki kampın arasında kaldı 
Bu karmaşa içinde BM Libya Özel Temsilcisi Bernadino Leon, Libya’da bir çıkış formülü için seferber olmuş durumda. Yaptığı açıklamalarla BM’nin meşru yönetim olarak Tobruk’u gördüğünü ortaya koyan Leon’un işi 5 Kasım’da Anayasa Mahkemesi’nin haziran seçimlerini yasaya aykırı bulan ve haliyle Temsilciler Meclisi’ni fesheden kararıyla zorlaştı. Leon kararı incelemekle yetindiklerini belirtse de konuşmalarında Trablus’takileri yetkililerin sıfatlarını zikretmemesi BM’nin hala Tobruk’tan yana olduğuna yoruluyor. Libya’yı uluslararası alanda kimin temsil ettiği sorusu ilk kez bu hafta Viyana’da düzenlenen OPEC zirvesiyle kendini gösterdi. OPEC, Tobruk’taki enerji bakanını davet ederken Trablus hükümeti “Meşru temsilci biziz” diyerek bozuk çaldı. Böylesi kritik bir dönemde Merkez Bankası gibi bağımsız kalması son derece elzem olan kurumlar da mengene arasında kaldı. Petrol gelirlerinin biriktiği Merkez Bankası’nın kapısını Libya Şafağı’nın milisleri tutuyor. Banka geçenlerde Hasi’nin üç aylık memur maaşlarını ödemesine yeşil ışık yaktı. Kimin meşru olduğu tartışmasında iç süreçler kadar vekâlet savaşının aktörlerinin tutumu da belirleyici. Sonuçta uluslararası kurumların tercihleri de baskılarla şekilleniyor. Burada vekiller savaşının parçası haline gelen Türkiye’nin Libya’da ne yaptığı irdelenmeye değer.

Fehim TAŞTEKİN

Ekler