Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Allah'ın aslanı, dillerin destanı, Haydar-ı Kerrar, Esedullahi'l Galip, Peygambere kardeş, Fatıma Zehra'ya eş, Müminlerin emiri, dinin direği hidayet önderi, Hz. İmam Ali’nin kutlu doğum günü münasebetiyle "Ali Olmasaydı" cümlelerinin geçtiği aşağıdaki hadisi şerifleri tercüme ederek İmam Ali dostlarına hediye ediyoruz:
Ali Olmasaydı gerçek Allah dostları ve Velayet Tanınmazdı
Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.a şöyle buyurmuştur: "Mirac gecesi göğe çıkarıldığımda, bir gökten diğerine götürüldüm ve sonunda Sidretu’l Muntehaya ulaştım ve rabbimin huzuruna durdum:
Buyurdu: Ey Muhammed!
Cevap Verdim: Lebbeyke ve sadeyke ya Rabbi!
Buyurdu: Doğrusu yarattıklarımı sınava çektin hangisi senin emirlerine daha çok boyun eğdi?
Cevap verdim: Ey rabbim! Ali bana en çok boyun eğen kişidir.
Buyurdu: Ey Muhammed doğru söyledin.Kendin için senin vazifelerini yapacak insanlara bilmedikleri şeyleri öğretecek bir halife seçtin mi?
Cevap verdim: Rabbim! Sen benim için bir halife seç, senin seçtiğin benim için daha hayırlıdır.
Buyurdu: Ali’yi senin için seçtim. Onu kendin için halife ve vasi bil. Ona ilmimi ve hilmimi öğrettim ve o gerçekten müminlerin emiridir ki bu lakap ne ondan önce birisine verilmiştir ve ne de ondan sonra birisine verilir.
-Ey Muhammed! Ali b. Ebu Talib, hidayet sancağıdır, evliyalarımın imamıdır, bana uyanların nurudur, o muttakilerin bağlı oldukları kelime-söz, onu seven beni sever, ona kin besleyen bana kin besler. Bu müjdeyi Ali’ye ver ey Muhammed!
Peygamberimiz s.a.a arz etti: Rabbim ! Ona bu müjdeyi vereceğim.
Allah’ım! Ali’nin kalbini yücelt, sana olan imanını onun kalbinin neşesi kıl!
Buyurdu: Ali hakkındaki duan kabul oldu. Ancak onu evliyalarımdan hiçbir veliyi tutmadığım bir sınava tabi tutacağım.
Dedim ki: Rabbim! O benim kardeşim ve dostumdur. (Onu zor sınavlara tabi tutma)!
Buyurdu: Bu benim ezeli ilminde vardır ki: Hem Ali sınava tabi tutulacak, hem de insanlar Ali'yle sınanacaklar. Eğer ALİ OLMASAYDI, benim ve resulümün (gerçek) dostları/ boyun eğenleri tanınmazdı."[1]
Ali Olmasaydı Cennet Var Olmazdı
Abdullah b. Abbastan nakledildiğine göre Kutsi bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "ALİ OLMASAYDI, cenneti yaratmazdım.[2]
Ali Olmasaydı Hak- Batıldan, Mümin-Kafirden Ayırt Edilemezdi
Ebuzer Gifari r.a. şöyle nakletmiştir: Ben bir gün Ümmi Seleme’nin evinde Peygamberle s.a.a birlikte oturuyordum ve Peygamber bana nasihatte bulunuyordu, bende onu can kulağıyla dinliyordum. Bu esnada Ali b. Ebu Talib içeri girdi. Peygamberimiz kardeşi Ali'yi görünce sevinçten yüzü açıldı ve nurlandı, Ali'yi bağrına bastı ve alnının ortasından öptü.
Daha sonra bana dönerek şöyle buyurdu: Ey Ebuzer! Bizim yanımıza gelen bu kişiyi layıkıyla tanıyor musun?
Ben dedim ki; Ey Allah'ın Rasulü! Bu senin kardeşin, amcanın oğlu, Fatıma Betül'ün eşi ve cennet gençlerinin efendileri Hasan ve Hüseyin’in babalarıdır.
Peygamber s.a.a buyurdu: Ey Ebuzer! Bu nur saçan imam, Allah'ın en uzun mızrağı/Allah'ın gücü, Allah'ın en ulu kapısıdır. Her kim Allah’a ulaşmayı dilerse kapıya gitmelidir.
Ey Ebuzer! Bu (Ali) Allah'ın adaletini ayakta tutan, Allah’ın dinini savunan, Allah'ın dininin yardımcısı ve Allah’ın kullarına hüccetidir. Allah sürekli her topluluğa peygamber göndererek onlara hüccetini tamamlamıştır. (Benden sonra Allah’ın ümmetimdeki hücceti Ali'dir.)
Ey Ebuzer! Gerçekten de Allah, arşının her bir köşesine yetmiş bin melek yerleştirmiştir, onların yaptıkları tek iş Allah’ı tesbih edip anmak, Ali ve taraftarlarına dua etmek ve onun düşmanlarına beddua etmektir.
Ey Ebuzer! ALİ OMASAYDI, hak batıldan ayrılmazdı ve Allah’a kulluk edilmezdi. Ali, müşriklerin başını onları İslam’a getirinceye kadar ezdi ve Allah’a tapındılar. ALİ OLMASAYDI, mükâfat ve ceza olmazdı. Allah’tan onu engelleyen bir engel, onu perdeleyen bir perde yoktur. O engel ve perdenin ta kendisidir. Ardından Peygamber s.a.s şu ayeti okudu: "Dîne âit hükümlerden, Nûh'a tavsiye ettiğini ve sana vahyettiklerimizi ve İbrâhîm'e, Mûsâ ve İsâ'ya tavsiye ettiklerimizi, size de gidilecek yol olarak bildirdi, açıkladı; dîne yapışın ve o hususta hiçbir ayrılığa düşmeyin. Onları, inanmaya çağırdığın şey, müşriklere pek büyük, pek ağır gelmede. Allah, dilediğini kendisine seçer ve kim, ona dönerse doğru yolu gösterir ona."[3]
Ey Ebuzer! Gerçekten de Allah, mülkü ve vahdaniyetinde birdir, kendisini halis kıldığı kullarına tanıttı. Kimi hidayet etmeyi dilediyse, Ali’nin velayetini onlara tanıttı ve her kimin kalbini haktan çevirmek istediyse de onun velayetini ona tanıtmadı.
Ey Ebuzer! Bu (Ali) hidayet sancağıdır, takva sözüdür, (tutunulacak) sağlam kulptur, evliyalarımın imamıdır, bana itaat edenlerin nurudur, o muttakilere gerekli kılınan sözdür, onu seven mümindir, ona kin besleyen kâfirdir, velayetini bırakan apaçık bir sapkınlık içindedir, velayetini inkâr eden müşriktir.
Ey Ebuzer! Kıyamet günü Ali'nin velayetini inkâr eden kişi sağır, dilsiz ve kör olarak getirilir ve boynundan ateşten bir tasma olduğu halde kıyametin karanlıklarına atılır. Bu tasmanın üç yüz bölümü vardır her bir bölümünde bir şeytan oturur onun yüzüne tükürürler ve asık suratlı bir şekilde mezarından cehenneme götürülür.
Anam babama size feda olsun Ey Allah'ın resulü biraz daha anlatır mısın dedim.
Buyurdu: Evet, Ben mirac yolculuğunda dünyanın semasına vardığımda, meleklerden bir melek ezan okudu ve kamet getirdi. Cebrail elimden tutarak Ey Muhammed! Meleklere namaz kıldır, onlar seni görmek için can atıyorlar dedi. Ben yetmiş saftan oluşan melekle namaz kıldım. Her bir safın uzunluğu doğu ve batı arasındaydı ki sayılarını onları yaratan Allah’tan başkası bilemezdi.
Namazı bitirdikten sonra, bir grup melek yanıma geldi ve selam vererek bizim senden bir dileğimiz var, dediler. Ben onların benden şefaat dileyeceklerini zannettim. Çünkü Allah bana Kevser havuzunu ve bütün peygamberlere şefaat etme hakkını vererek üstünlük bahşetti.
Dileğiniz nedir? Diye sorunca, yeryüzüne indiğin zaman bizim selamımızı Ali’ye ulaştır dediler.
Ben, ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? diye sordum.
Cevap verdiler; Ey Allah'ın resulü! Nasıl sizi tanımayız. Siz Allah'ın nurdan yarattığı ilk varlıklarsınız, Allah sizi nur içinde, nurdan, kendi nurundan, nur huzmesi olarak yarattı. Sizin için melekut aleminde tekbir (ululama), takdis ve tesbih (tenzih etme) makamı verdi. Ardından farklı nurlardan dilediği melekleri yarattı, Biz ne zaman sizin yanınızdan geçsek, siz Allah'ı Supbanellah, Allah’u Ekber, Kuddus, Elhamdulillah ve La ilahe illallah diyerek anıyordunuz, bizlerde sizin tekbir, tesbih, takdis, tehmid ve tehlilinizle Allah'ı anıyorduk. Allah'tan inen her şey sizedir, Allah'a ulaşan he şey de sizdendir, biz sizleri nasıl tanımayız.
Daha sonra ikinci göğe çıkarıldım. Oradaki meleklerde birinci gökteki meleklerin isteklerini dile getirince, ben ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdiler; Nasıl olurda sizi tanımayız. Siz Allah'ın varlıkları içinde seçtiği kimselersiniz, ilminin hazinelerisiniz, tutulacak sağlam kulpsunuz, yüce hüccetlersiniz, sizler kudret ve ilmin aslısınız. Öyleyse selamımızı Ali'ye ulaştır.
Daha sonra üçüncü göğe çıkarıldım. Oradaki meleklerde birinci ve ikinci gökteki meleklerin isteklerini dile getirince, ben ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdiler; Nasıl olurda sizi tanımayız. Siz makam kapısı, tartışmaların delilisiniz. Ali Dabbetu'l Arz'dır, hüküm verendir, asanın sahibidir, kıyamette ateşi bölendir, kurtuluş gemisidir. Her kim ona uyarsa kurtulur, her kim ondan yüz çevirirse kıyamet günü ateşe atılır. Sizler yeryüzünün direklerisiniz. Nasıl olurda sizi tanımayız. Öyleyse bizim selamımızı Ali'ye ulaştır.
Daha sonra dördüncü göğe çıkarıldım. Oradaki meleklerde birinci, ikinci ve üçüncü gökteki meleklerin isteklerini dile getirince, ben ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdiler; Nasıl olurda sizi tanımayız. Sizler peygamberlik ağacı, rahmet evi, risalet madeni, meleklerin uğrak yerisiniz. Cebrail gökten vahyi size getirir. Öyleyse selamımızı Ali'ye ulaştır.
Daha sonra beşinci göğe çıkarıldım. Oradaki meleklerde birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü gökteki meleklerin isteklerini dile getirince, ben ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdiler; Nasıl olurda sizi tanımayız. Bizler gece gündüz arşta sizin yanınızdan geçerdik ve orada şöyle yazılıydı. Allah2tan başka bir ilah yoktur, Muhammed Allah’ın resulüdür, Velim Ali b. Ebi Talib'le onu destekledim. Biz buradan anladık ki Ali Allah'ın evliyalarından bir velidir. Öyleyse selamımızı Ali'ye ulaştır.
Daha sonra altıncı göğe çıkarıldım. Oradaki meleklerde birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci gökteki meleklerin isteklerini dile getirince, ben ey rabbimin melekleri! Siz bizi hakkıyla tanıyor musunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdiler; Nasıl olurda sizi tanımayız. Allah, Firdevs Cenneti'ni yarattı. Onun kapısında bir ağaç vardır. O ağacın her bir köşesinin bütün dalları ve yapraklarında nurdan şöyle yazılıdır. Allah'tan başka bir ilah yoktur, Muhammed Allah'ın resulüdür ve Ali b. Ebu Talib, yaratılmışların bütün hepsi için tutulacak kulp, Allah'ın sağlam ipi ve kulları arasındaki gözüdür. Öyleyse selamımızı Ali'ye ulaştır.
Daha sonra yedinci göğe çıkarıldım, oradaki meleklerin şöyle dediklerini duydum; Bize vadettiği şeyi gerçekleştiren Allah'a hamd olsun.
Ben niçin böyle dua ediyorsunuz diye sorunca, şöyle dediler: Ey Allah'ın Resulü: Sizler Allah'ın nurundan, nur içinde, nur huzmesi olarak yaratıldığınızda velayetiniz bize sunuldu ve bizler onu kabul ettik. Sevgi ve muhabbetinizden (size olan özlemimizden dolayı) Allah'a şikâyette bulunduk. Sana gelince Allah, gökte seni bize göstereceğini vadetti ve bunu da (seni miraca çıkararak) yaptı. Ancak Ali'ye gelince Onun sevgi ve özleminden dolayı Allah’a şikâyette bulunduk. Allah'ta Ali'nin şeklinde bir melek yarattı ve onu arşın sağında inci ve mücevher süslemeli altından bir tahta oturttu, üzerinde de beyaz mercandan bir kubbe vardır ki dışı içinden, içi de dışından gözükmektedir, ne altında onu tutan bir sütun ve nede üstünden onu bağlayan bir ip vardır. Arşın sahibi o meleğe şöyle buyurdu: Kudretimle ayağa kalk, oda ayağa kalktı. Ne zaman bizler Ali görmeyi arzulasak gökteki bu meleğe bakarız. Öyleyse Ali’ye selamımızı ulaştır.[4]
Selam olsun Ali'ye ve Ali'yi sevenlere!
-------------------------------------------------------
[1] - Bihar’ul Envar c.24, s:181.
[2] - El- Cevahiru’s-Seniyye (Kutsi Hadis Külliyatı) s.536.
[3] - Şura:13-
[4] - Tefsir-i Kenzud-Degaik ve Beahrul Ğeraib c.14 s:526