AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : İntizar
Perşembe

16 Ocak 2020

10:16:41
1002892

ABD Süleymani suikastı ile aleyhine değişen dünya güç dengelerinin önüne geçmek istedi

Tek kutuplu dünyanın efendisi olarak kibirlenen Amerika, karşı karşıya kaldığı çok kutuplu bir dünyanın şekillenmekte olduğu gerçeğinin giderek kendini daha güçlü bir şeklide dayatması karşısındaki çaresizliği yaşamaktadır. Bu çaresizlikle gerçekleştirdiği Süleymani suikastı ile de ulaşmak istediği sonucun aksine dünyada ABD aleyhine bir dalganın oluşmasına sebep oldu.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - Amerika Birleşik Devletleri'nin gerçekleştirdiği Süleymani suikastı ulaşmayı düşündüğü sonuçların aksine gelişmelere sebep verdi. Bu suikast ile kendi müttefikleri tarafından bile ciddi bir destek bulamayan Amerika, dünyanın geri kalanı tarafından da destek göremeyerek yalnızlaştı.

 
Süleymani suikastı İslam coğrafyasında Amerikan karşıtlığını artırırken, Rusya ve Çin gibi önemli rakiplerini de İran'a yakınlaşmak noktasında daha net tavır almaya itti.
 
Aslında İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Amerika'nın boyunduruk vurduğu ülkeler zaten değişen dünya güç dengeleri doğrultusunda bu boyunduruktan kurtulmanın yollarının arayışı içerisindeler.
 
Gerçekleştiği 1979 yılından bu tarafa Amerika'nın hegemonyasına karşı bir direniş noktası olan İran İslam Devrimi ile birlikte, ete kemiğe bürünmüş bu direnişin sonuçlarını artık daha net bir şekilde görebiliyoruz. Bu sonuçlar sadece İran için değil, Amerika'nın başını çektiği tek kutuplu dünya hegemonyasının sonuna işaret eden gelişmeler olarak dünyanın geri kalanı için de anlam bulmaktadır.
 
Dünya güçler dengesinin değişmekte olduğu, bu değişimde Rusya ve Çin gibi ülkelerin Amerika'nın tek kutuplu dünya hayalinin karşısındaki en önemli iki figür olduğu bir çok analis tarafından tespit edilmektedir. Süleymani suikastı ile Amerika'nın bu gidişatı tersine çevirebilecek bir kaos oluşturma peşinde olduğu da yine yapılan değerlendirmeler arasındadır. 
 
Özellikle Çin'in Yeni İpek Yolu projesinin en önemli unsurlarından biri olan İran coğrafyasının istikrarsızlaştırılması Amerika için çok önemlidir. Sadece İran değil İran ile birlikte bütün Batı Asya ülkelerinin istikrarsızlığı Amerikan hegemonyasının devamı demektir. Buna karşın Amerika aleyhine oluşan dünya güç dengelerinin değişiminin de önüne geçilebilecektir. 
 
Fakat olaylar hiç de ABD'nin planladığı gibi gelişmemektedir. Öncelikle Amerika aleyhine bir karşıtlık oluştuğu gibi, İran'ın verdiği karşılık ile de İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk defa bir başka ülkenin silahlı gücü tarafından güçlü bir silahlı saldırıya uğramanın verdiği prestij kaybına uğramıştır. Ayrıca İran, bundan sonra Amerika tarafından uygulanan yaptırımlar ile ilgili dünyanın geri kalanından destek bulma noktasında eli daha rahatlayacaktır. 
 
Bu çerçevede ilgi çekici tespitler içeren, Manlio Dinucci tarafından kaleme alınan ve orijinali Il Manifesto (İtalya)'da ve Osman Soysal tarafından yapılan çevirisi Voltairenet'de yayınlanan yazıyı ilginize sunuyoruz... 
 
 
Sadece İran değil, Çin de ABD'nin hedefinde
 
İran'a özel sorunların dışında, ABD bu ülkenin Çin ile ilişkilerinden de kaygı duymaktadır. Pekin, Asya'da devasa Yeni İpek Yolu projesini gerçekleştirme yolunda Tahran'dan gün geçtikçe daha çok destek almaktadır.
 
İranlı General Kasım Süleymani'nin Başkan Trump'ın onayıyla öldürülmesi, Ortadoğu bölgesinin ötesine yayılan bir zincirleme tepkiye neden oldu. Bu eyleme karar veren kişinin niyetleri arasında bu da vardı. Süleymani uzun zamandan beri ABD'nin hedefindeydi, ancak Bush ve Obama onun öldürülmesine onay vermedi. Peki, Başkan Trump neden bunu neden yaptı? Aralarında kendini tehditkar bir düşman karşısında « Amerika »nın yılmaz savunucusu olarak sunarak görevden alınmasını engellemek olmak üzere başkanın kişisel çıkarının da olduğu birçok neden sıralanabilir. Öte yandan Süleymani'yi öldürme kararının temel nedeni, ABD çıkarları için yalnızca son yıllarda kritik önem taşımaya başlayan bir etkende aranmalıdır: İran'da giderek varlığını hissettiren Çin ekonomik varlığı.
 
İran, Pekin tarafından 2013 yılında başlatılan, inşasının ileri aşamasında olan Yeni İpek Yolu'nda asli öneme sahiptir. Çin ve Avrupa arasında, Orta Asya, Ortadoğu ve Rusya üzerinden geçen, Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz'den geçen bir denizyolu ile birleşik, bir karayolu ve demiryolu şebekesi söz konusudur. 60'tan fazla ülkede gerçekleştirilecek karayolu, demiryolu ve liman altyapısı için 1 trilyon dolardan fazla yatırım yapılması planlanmaktadır. Çin bu bağlamda İran'da, 280'i petrol, gaz ve petrokimya sanayinde, 120'si doğalgaz ve petrol boru hatları dahil ulaşım altyapısında olmak üzere toplamda 400 milyar dolar tutarında yatırım gerçekleştirmektedir. Beş yıllık bir sürede gerçekleştirilen bu yatırımların daha sonra yenilenmesi de öngörülmektedir.
 
Enerji sektöründe, halka açık bir şirket olan China National Petroleum Corporation, dünyanın en büyük doğal gaz rezervi olan Basra Körfezi'ndeki South Pars açık deniz petrol yatağının geliştirilmesi için İran hükümetiyle bir sözleşme imzaladı. Buna ek olarak, başka bir Çinli şirket olan Sinopec (dörtte üçü devlete ait), West Karoun petrol sahalarındaki üretimi geliştirme işini üstlendi. ABD ambargosuna meydan okuyan Çin, İran'dan petrol ithalatını arttırmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri için daha da kötüsü, Çin ile İran arasındaki bu ticari anlaşmalarda –ve diğerlerinde–, doların gittikçe daha da fazla dışlanarak, Çin renminbi ve diğer para birimlerinin artan bir şekilde kullanılması öngörülmektedir.
 
Çin, ulaştırma sektöründe, tüm ağı 2025 yılına kadar elektriklendirmeyi öngören proje kapsamında İran demiryolu hatlarının 900 km'sinin elektrifikasyonu için bir sözleşme imzaladı ve muhtemelen ayrıca 400 km'den fazla olan yüksek hızlı hat için de bir başka sözleşme imzalayacaktır. İran hatları, halihazırda Çin ve İran arasında faaliyette olan ve deniz taşımacılığında 45 gün olan mal taşıma süresini 15 güne indiren, 2 300 km'lik hatta bağlıdır. Yeni İpek Yolu'nun ulaşım altyapısı bu yolla, Ankara'ya kadar varan 2 500 km'lik bir doğalgaz boru hattının başlangıç noktası olan İran'ın kuzeybatısındaki büyük bir sanayi kenti olan Tebriz üzerinden Avrupa'ya ulaşabilecektir.
 
Çin ve İran arasındaki anlaşmalar askeri bileşenlerle ilgili değildir, ancak bir İranlı kaynağa göre, tesisleri korumak için inşaat şirketleri tarafından güvenlik hizmetlerinde istihdam edilen yaklaşık 5.000 Çinli koruma görevlisine gereksinim olacaktır. Aralık ayının sonunda Umman Körfezi'nde ve Hint Okyanusu'nda İran, Çin ve Rusya arasında gerçekleştirilen ilk deniz tatbikatının gerçekleşmesi de anlamlıdır.
 
Bu arka plan üzerinde, Washington'da Süleymani'nin öldürülmesine neden karar verildiğini daha iyi anlayabiliriz: İran üzerindeki mengenenin daha da sıkılabilmesi ve onu, ABD'nin ekonomik alanda karşı çıkabilecek durumda olmadığı Çin'in Yeni İpek Yolu projesiyle birlikte vurabilmek için, Tahran'ın askeri misillemesi kışkırtılmak istenmiştir. Dolayısıyla Süleymani'nin öldürülmesiyle tetiklenen zincirleme reaksiyon, Çin ve Rusya'yı da içermekte ve giderek daha da tehlikeli bir durum yaratmaktadır.