AhlolBayt News Agency (ABNA)

source :
Salı

15 Nisan 2014

02:30:40
602508

İmam Humeyni (ra) ve F.Gülen arasında “benzerlikler”(!)

Allah’ın Adıyla Gülen’in gerek bizzat kendisi, gerekse ona bağlı olan yayın organlarının tamamı, günlük şaşmayan bir intizamla, öz Muhammedi İslam'da var olan, fakat uzun yıllardır insanlardan gizlenmesi neticesinde, açıklandığında hayretler içinde karşılanan, önyargıyla, sorgusuz sualsiz karşı çıkılan amelleri, İslam’da yokmuş gibi kötü göstermek suretiyle, Şia düşmanlığını körükleyen yayınlar yaparlar.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Bu kural onların olmazsa olmazıdır! Takip edenler bilir. Gerek işitsel, gerek görsel yayınlarında, ya da hayal ürünü dizilerde, ne yapar ne eder, bu yayınların bir bölümünü getirir Şia düşmanlığına bağlarlar. Ve bu tamamen hayal ürünü, kurgudan ibaret dizilerden de, Ana Haber bültenlerine, bir de haber çıkarır! Sanki gerçekten yaşanmış gibi, hayal dünyalarında kurguladıkları senaryolardan düşman gördükleri, yıldızlarının hiçbir zaman barışmadığı, halis müminleri sürekli karalama gayreti içerisinde bir politika izlerler. Yıllardır bu yalan, dolan, iftira dolu tutumları hiç değişmedi! Bu gidişle de değişmeyecek.

Bu düşmanlığa Gülen’in 12. 09. 2001 de söylediği şu sözü, en kuvvetli delildir. “Dünyada İranlılarla (Şialarla) yıldızı barışmayan bir insan varsa, o da benimdir.” diyen Fethullah Gülen’in, farklı zamanlarda çeşitli vesilelerle bu konuda söyledikleri incelendiğinde, Şialar hakkında söylediği tek bir olumlu söz bulmak mümkün değildir.

Okuduğum birçok yazıda ve Gülen’e yakın kişilerden görsel medyada duyduğum kadarıyla, Fetullah Gülen, her ne kadar İranlılarla yıldızı barışmasa da, İran devriminden sonra, devrim ile de yakından ilgilendiği anlaşılır. Devrim hakkındaki tüm olumsuz konuşmalarına rağmen, devrimi taklit etmek istemesi de dikkatlerden kaçmayacak kadar bellidir. Her ne kadar yüzüne gözüne bulaştırsa da!

Mesela diyor ki bir röportajında: “İranlıların Çabaları karşılığını bulmadı denilemez. 1992 yılında Avustralya'ya gitmiştim, o sene İran'ın devlet olarak 100 tane doktora talebesi gönderdiğini duydum. Kendi parasıyla her yere bu kadar insan gönderdiyse bunu düşünmek lazım. Türkiye de aynı şeyleri yapabilir.” Diyor! Dikkat edilirse! Ortada İran’ın yaptığı kötü bir iş yok! Ki, yapılan iyi işin neden kendileri tarafından yapılamadığına dair bir kıskançlık var. Gülen hem devrime karşı, hem de devrimcilerin yaptıklarını neden kendilerinin yapamadığına hayıflanıyor.

Aslında Gülen’in, devrimi gerçekleştirenin Şia bir Seyyid olmasından dolayı kıskandığı, hatta kedi ciğer meselesi gibi, İran İslam Devrimi’nin İslam’a aslında darbe vurduğunu, birçok sohbetinde üstüne basa basa söylediği bilinir. Gülen’in İran Devrimi konusunda yaptığı tüm konuşmalardan anlaşılıyor ki. Devrimin desteklenmemesi, ama taklit edilmesi gereklidir. Hatta birçok konuşmasında, İran, devrimden sonra bunu yaptı! Türkiye neden yapmıyor? Diye kıskanır ve hayıflanır tarzda beyanları mevcuttur.

Mesela, röportajın bir bölümünde İran’ın yaptıklarının aynısını yapmak gerektiğini söylerken, bir diğerinde Gülen aynen şunları söylüyor.

İran'daki hareketin halkına faydası ne oldu bilemem, ama diğer Müslümanları töhmet altında bıraktılar. Şimdi bütün Müslümanlar, "Acaba böyle bir emelleri var mı?" diye tüm dünyada mercek altına alınır oldu. 11 Eylül'le vehim (kuruntu) daha da gelişti. Paranoya yaşanıyor. Müslümanlık adına İran'daki hareket zararlı olmuştur…

Gülen, Aslında yapılan İslam devriminin, Emperyalizmin Bölge üzerindeki tüm hesaplarını altüst ettiğini, yerinde ve gerektiği şekilde doğru bir kıyam olduğundan adı gibi emin. Tıpkı Hz İbrahim putları kırdığı zaman putperestlerin, putların aslında ilah olmadıklarını içlerinden söyleyen his, Gülene’de aynısını söylemiştir. Fakat vicdanın söylediği doğruyu kabul etmek zor bir iştir! Doğru bildiği bir şeyin yıllar sonra yanlış olduğunu fark edip, doğruyu kabullenmek yerine, hayır benim bildiğim doğru olmalıydı mantığıyla hareket edenler için çok zor bir iştir, yüreklerde devrim yapacak doğruyu kabullenmek.

Gülen de doğru olanı kabul edip, doğrularla birlikte olmak yerine, doğru olanın karşısında durmayı, taklit edip rol kapmayı tercih etmiş, ama dini yaşarken yaptığı yanlış uygulamalar gibi, burada da yanlış bir metot izlemiştir.

Yıllar sonra ilk iş, kendi kendisini gönüllü olarak sürgün ettirmiş! İmam’ın (ra) samimiyetle ve ihlasla yaptığı eylemlere benzer yapay eylemlerle her dönem gündemin en üstünde kalmaya çalışmıştır. Türkiye’de yaşadığı yıllarda ve gönüllü sürgün döneminde, tüm iktidarların güçlüyken yanında! Zayıf olduğunu hissettiğinde ise bir tekmede o vurup, düşürülmesi için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Bu gün iktidarda bulunan mevcut hükümete yaptığı gibi! Maalesef ki yaptığı tüm işler ülkeye ve ülke insanına zarardan başka hiçbir şey getirmemiştir.

İmam Humeyni (ra) gibi ülkesine dönmeyi hayal eden(!)Gülen, bunu yapmak isterken bir çuval inciri berbat etmiştir!

İmam (ra) İran halkına sürgün yıllarında doldurduğu kasetlerle mesajını ulaştırırken!

O,gönüllü sürgün döneminde ülkeyi yönetenlerin yatak odalarını kasetlere çekerek alçakça şantaj aracı olarak kullanmıştır.

İmam (ra) halkını dinler, onlarını isteğini karşılayabilmek için elinden gelen her şeyi yapardı!

O da milletini “dinler”ve mahrem görüşmelerini kayıt altına alıp, kendi ülkesinin insanlarının izzetlerini hiçe sayarak tüm dünyaya servis etmiştir.

İmam (ra) inandığı davasına oğlunu kurban edecek kadar sadıkken, o evlenme gereği bile duymamıştır.

İmam (r.a) İsrail’in bölgemizden sökülüp atılması gereken bir ur olduğunu, her Müslüman’ın bir kova su dökerse İsrail’i sel alacağını söylerken. O İsrail’i bir otorite kabul ederek kimin safında olduğunu göstermiştir

İmam (r.a) daha kıyamının en başında, Biz İslam’ın; İslam ve Kur’an hükümlerinin, Kur’an kanunlarının ülkemizde egemen olması için kıyam ettik derken,

O dinler arası diyalog diye Muhammed’siz (s.a.a) bir din icat etmeye kalkmıştır.

İmam (r.a) ateşli ve ateşsiz silahlarınızın tamamını Amerika’ya yöneltin derken.

O kim ne derse desin, biz Amerika’yla aramızı iyi tutalım demiştir

Hüseyin Tugay /rasthaber