Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç, cehennem ateşinin önündeki kalkandır.
Hz.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç tutan insan, bir Müslümanın
arkasından konuşmadığı sürece, evinde uyurken bile ibadet halindedir.
Hz.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Oruç
benimdir ve orucun mükâfatını ben veririm. Oruç tutan kişi iki sevince
sahiptir: İftar ettiği vakit ve rabbiyle görüştüğü vakit. Muhammed
(s.a.a.)in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki oruç tutan
kişinin ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha makbuldür.
İmam
Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: (Öğle vaktinin öncesinde) kaylule
uykusuna yatın; zira Yüce Allah müminleri uykuda iken yedirip içirir.
Gerçek
şu ki orucun, hayvani isteklerden uzaklaşıp meleklere benzeyip onlara
yakınlık kazanmaktan başka hiçbir faydası olmasaydı bile sadece bu
özelliği, bir üstünlük ve güzellik olarak oruç için yeterli olurdu.
Oruç
cehennemle mümin arasındaki kalkandır. Zira oruç mümin kuldaki şehvet
ve gazap ateşini söndürür ki bu şehvet ve gazap dünya hayatında iken
cehennem ateşini insanın içinde tutuşturup bu ateşin ahirette kendini
göstermesine neden olmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.a) “bir müminin
arkasında konuşmadığı sürece” şeklinde buyurmasının sebebi şudur:
Gıybet ve bir insanın arkasında konuşmak, ölü eti yemek anlamındadır.
Dolayısıyla bir tür oruç halinden çıkıp yemek sofrasına oturmaktır.
Oruç
ibadetinin Allah’a ait olmasının sebebine gelince, oysa bütün ibadetler
ona aittir ve örneğin Kâbe ona mensup olduğu için değer kazanmıştır ve
yeryüzünün tamamı ona aittir. Bunun sebebi ve sırları şunlardır: Bir:
Oruç ibadeti, diğer zamanlarda yaptığın birtakım işleri yapmamaktır.
Dolayısıyla gizli bir ibadettir ve insanların gözü önünde yapılan bir
eylem veya iş değildir. Orucun aksine diğer tüm ibadetler insanların
gözü önünde yapılabilen ibadetlerdir, ancak orucu yalnızca Allah bilir.
İki: Oruç insan için, Allah’ın düşmanına galip olabilmesi yönünde bir
araç hükmündedir. Kuşkusuz şeytanın en çok başvurduğu araç, insandaki
nefsanî istekler ve şehvettir. Bu istekler ve şehveti güçlendiren etken
ise yiyip içmektir.
Hz. Peygamber (s.a.a) bu gerçeğe değinerek
şöyle buyurmuştur: Şeytan, damarınızdaki kan gibi insanoğlunun
damarlarında dolaşmaktadır; onun geçiş yollarını açlıkla daraltın.
Şehvetler, şeytanların yuva ve meralarıdır.
Oruçlu kişinin ağız
kokusunun Allah nezdinde misk kokusundan daha sevimli olmasının sebebi
ise orucun insanın ruhunu temizlemesi sebebiyledir.
Kuşkusuz insanın ruhu Allah nezdinde, vücudumuzun bizim için taşıdığı değeri taşımaktadır.
Yüce Allah bu gerçeğe değinerek şöyle buyurmuştur:
“Sizde ne varsa bitip tükenir, Allah’ın katındakiyse bakidir.”[1]
Ruhun güzel kokusu nerede, misk kokusu nerede? Birincisi ruhani, akli ve manevi iken ikincisi cismani, hissi ve geçicidir.
Ebu
Hamid’in bu konuda kaleme aldığı konunun özeti şöyledir: Şunu
bilmelisin ki oruç üç farklı derece ve aşamaya sahiptir; genel oruç;
özel oruç; özelin özeli.
Genel oruç, mide ve cinsel organlara
istediklerini vermemektir. Özel oruç, göz, kulak, dil, el, ayak ve diğer
organları günahlardan uzak tutmaktır. Bu da ancak bu altı şeye uyarak
gerçekleştirilebilir.
Gözlerin kapatılması ve bakması tavsiye
edilmeyen şeylere, hatta insanın kalbini meşgul eden ve Allah’ı anmaktan
alıkoyan her şeye kapatılması.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Haram bakışlar, şeytanın zehirli oklarından bir oktur.
Allah’tan korkup da bu bakışları bir kenara koyan kişiye yüce Allah tadını ve tatlılığını kalbiyle tadacağı bir iman nasip eder.
Diğer
bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur: Beş şey oruçlunun orucunu yok eder;
yalan konuşmak, gıybet etmek, laf taşımak, yalan üzere yemin etmek ve
şehvetle bakmak.
Dili, boş konuşmak, yalan konuşmak, gıybet
etmek, laf taşımak, küfretmek, haksızca sözler sarf etmek, düşmanca
sözler söylemek ve inatlaşmaya dayalı tartışmalardan korumak.
Hz.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç bir kalkandır. Oruç
tuttuğunuzda küfürlü sözler söylemeyin ve cahilce sözlerden sakının.
Birisi size sataşırsa veya kavga etmek isterse “ben oruçluyum” deyin.
Kulağı, haram seslerden uzak tutmak. Zira söylemesi haram olan sözleri dinlemek de haramdır.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler.”[2]
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Gıybet eden kişi ve gıybet dinleyen kişi bu günaha ortaktırlar.
El ve ayak gibi diğer organları yanlışlıklardan korumak. İftar vaktinde mideyi şüpheli yiyeceklerden korumak.
Kuşkusuz
helal yiyeceklere sırt çevirip de iftar vaktinde haram yiyeceklerle
kucaklaşmak anlamsızdır. Böyle yapan birisi bir saray yapıp da bir şehri
yok eden kişi misalidir. İlaç içtikten sonra zehir kadehini yudumlayan
kişi gibidir. Zira haramlar insanın dinini yok eden zehir misali, oruç
ise ilaç misalidir. Zehirle birlikte alınan ilaç, kişiye herhangi bir
yarar sağlamaz.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Nice oruç tutanlar var ki açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmiyorlar.
Bu
hadisin açıklamasında, haram mal ile iftar edenler veya günahlardan
sakınmayan insanların kastedildiği kaydedilmiştir. Ancak daha geniş bir
anlama da sahip olabilir.
İftar vaktinde midesini doldururcasına helal olan yiyeceklerden bile yememek.
Hiçbir
kap Allah nezdinde helal ile (tıka basa) doldurulan mideden daha menfur
değildir. Akşama kadar nefsanî isteklere sırt çevirip de akşam vaktinde
boğulurcasına nefsanî isteklere gömülmek suretiyle, nasıl Allah’ın
düşmanıyla savaşıp nefsanî isteklere galip gelinebilir ki? Belki de
böyle insanların hiç oruç tutmaması ve midelerini doldurmak yerine her
zamanki kadar yemesi daha hayırlıdır.
İftar sonrasında kişinin
kalbi korku ve ümit arasında olmalıdır. Zira orucunun Allah nezdinde
kabul edilip edilmediğini, tuttuğu bu oruçla Allah’a yakınlık
kazananlardan mı Allah’tan uzaklaşanlardan mı olduğunu bilmemektedir.
İmam
Cafer-i Sadık (a.s) bu oruca değinerek şöyle buyurmuştur: Oruç
tuttuğunda kulağın, gözün, saçın ve cildin hep birlikte oruç tutmalıdır.
Siz
buna diğer organlarınızı da ekleyebilirsiniz. Diğer bir hadiste İmam
Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Oruç tuttuğun gün diğer
günlerinden farklı olmalıdır. Bu günde hiç kimseyle tartışma, elinin
altındaki insanlara rahatsızlık verme ve gün boyunca oruçlu birisinde
olması gereken vakar ve ağırbaşlılığı korumaya çalış.
Hz.
Peygamber oruçlu olduğu halde küçük kızına küfreden bir kadını duyunca o
kadına yiyecek uzattı ve “ye” buyurdu. Kadın “ben oruçluyum” deyince
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Kızına küfrettiğin halde nasıl oruç
olabilirsin? Oruç sadece yememek ve içmemek değildir.
Ebu Hamid
şöyle demiştir: Özellerin özeli olan oruca gelince kalbin tüm dünyevi ve
suflî düşüncelerden arınıp Allah dışındaki her şeyden soyutlanmasıdır.
Bu
orucu bozan şey ise Yüce Allah ve ahiret dışındaki düşüncelere
meyletmektir. Örneğin dünya malı üzerine düşünmek. Ancak inanç yönündeki
dünya malı bunun haricindedir. Zira ahiret için istenen dünya, ahiret
için bir ön hazırlık hükmündedir.
Misbâhu’ş-Şerîa kitabında İmam
Cafer-i Sadık’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.a)
şöyle buyurmuştur: Oruç bir kalkandır. Yani dünya sıkıntıları ve ahiret
azabının önünde bir engeldir. Oruç tuttuğunda bu oruçla kendini nefsanî
isteklerden ve şeytanın tuzaklarından korumayı amaçla. Kendini yemek
içmekten kesilen, her an için günah hastalığından kurtulabilen bir hasta
gibi. Kalbini seni ihlâslı olmaktan alıkoyan bütün kirlilik, gaflet ve
zulümden arındır.
İmam Cafer-i Sadık (a.s) hadisin devamında
şöyle buyurdular: Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Yüce Allah
şöyle buyurmuştur: Oruç benimdir ve onun mükâfatını ben veririm.
Oruç
nefsin elindeki aracı yok eder ve nefsanî arzuları söndürür. Oruç
insanın kalbini cilalayıp organlarına temizlik kazandırır ve vücuduna ve
ruhuna yeni bir hayat verir. Oruç insana Allah’ın nimetlerine şükretme,
fakirlere ihsanda bulunma, Allah’ın karşısında huşu ile oturup gözyaşı
dökme fırsatı kazandırır. Oruç insanların sımsıkı sarılması gereken
Allah’ın kurtuluş ipidir. nefsanî isteklerin kırılmasına, kıyametteki
hesabın hafifleşmesine ve iyiliklerin katlanarak hesaplanmasına vesile
olur.
Oruç için söylediğimiz yararlar akıl sahibi olup da bu yönde hareket etmek isteyen insanlar için yeterlidir.
8 Nisan 2024 - 13:31
News ID: 1450012

Allame Şubber'in el-Ahlak kitabından orucun hikmetleri..