Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin; belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü lakaplarla çağırmayın.
İnsan ve toplumlar için en çirkin sıfatlardan biri de, insanların birbirleriyle alay etmeyi adet edinmeleridir. Bireysel olarak da alay edilebilir, ırksal olarak da. Bu gruplar genellikle kendi kusurlarını görmezler ve başkalarının kusurlarını görürler ve bilinçli veya bilinçsiz olarak kendi kusurlarını gizlemek için başkalarının kusurlarını dile getirirler ya da belki de bir kusur olmayan, sadece diğer kişinin veya ırkın farklılığı olan bir şeyi hakaret gibi dile getirirler. Bu nedenle Allah (c.c.), insanları eğitmek ve barış içinde bir arada yaşamalarına yardımcı olmak için asla birbirinizle alay ve aşağılama yapmamanızı emreder, özellikle de diğeri daha iyi olabilir.
Alay etmek her türlü küfür ve hakaretten daha kötüdür. Çünkü küfürde kişi sadece hoş olmayan bir sıfatla anılırken, alayda tüm insan varlığı oyuncağa dönüştürülür.
Allah'ın (c.c.) diğer bir emri de birbirinizin kusurlarını bulmamanızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Ne mutlu o kimseye ki ayıbı onu insanların ayıplarına bakmaktan alıkoyar."
İranlı şair Mevlana, bir sözünde Peygamber'in sözünü açıklarken şöyle der:
Bazı insanlar, yaratılıştaki kusurları açıkça söylerler, ancak kendi kusurlarına karşı kördürler.
Diğer bir İranlı bilge ve şair olan Nizami de tavsiyesinde olabildiğince iyiliksever olmanızı ve iyilik ve erdem kazanmanızı önerir.
Ve bu ayette Allah'ın (c.c.) bir diğer emri de birbirinize çirkin lakaplar takmamanız ve birbirinizi hoş olmayan isimlerle çağırmamanızdır. Çünkü bir insanın, Allah'ın (c.c.) kul olarak adını koyduğu temiz bir isimden sonra kirli isimlerle çağrılması ne kadar çirkindir.
Ayetin sonunda Allah (c.c.) merhametle şöyle buyurmaktadır:
Ey iman edenler, bu şeyleri yapmayın ve eğer daha önce böyle hatalar yaptıysanız, Allah (c.c.) sizi çirkinliğinden haberdar ettiğine göre şimdi tövbe edin, yoksa zalimlerden sayılırsınız. Ve zulüm, ısrar edilirse kişiyi iman süsünden soyduğu bir günahtır ve zulmün küfürle aynı olduğu söylenebilir: "Kâfirler de zalimlerdir" (Bakara 254).
Bu çağda insanlar arasında yaygınlaşan ve çoğunlukla yerli ve yabancı farklı milletlerden alay ve ayıplama içeren şakalar ve fıkralar da az çok ilahi yasağın kapsamına girmektedir. Bu tür fıkraların söylenmesinde genel kural, kimsenin incinmemesi ve üzülmemesidir. Özellikle belirli bir milletin tümünü olumsuz sıfatlarla anmak güzel değildir ve biraz görünürdeki kahkaha ve neşe getirirse de birçok kırgınlık ve bazen de kin ve düşmanlığa yol açar.
Son olarak bilinmelidir ki, eğer varlık sahibi Allah (c.c.) bir toplumu veya kişiyi bir hata veya kusurla kınarsa, bu alay ve ayıplama için değil, başkalarına ders ve ibret olması içindir. Ta ki insanlar o kusurdan uzak dursunlar.