Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Lübnan eski milletvekili ve uluslararası hukuk profesörü Dr. Nezih Mansur, Gazze'deki insanlık dramını ve İsrail'in suçlarını değerlendirdi. Mansur, İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlayan ve tarihte eşi görülmemiş vahşetteki saldırılarının, son dönemde Hamas, İslami Cihad ve diğer direniş gruplarının kahramanca operasyonlarıyla daha da yoğunlaştığını vurguladı. Gazze'deki insani yardım kuruluşları, bölgedeki felaketin geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştığı uyarısında bulunuyor. Ancak Mansur'a göre, ABD liderliğindeki Batı'nın çifte standartları, bu suçların dünya kamuoyuna ulaşmasını engelliyor. Özellikle BM Özel Raportörü Francesca Albanese'nin İsrail'e silah ambargosu çağrısı yapan raporu, ABD tarafından sansürlenerek gerçeklerin gizlenmesine yol açtı.
Mansur, Gazze'nin 1967'deki işgalden bu yana İsrail'in komplolarına karşı bir "yenilgi düğümü" olduğunu ifade etti. Hizbullah liderliğindeki İslami direnişin 2000 yılında, Hamas ve diğer grupların ise Oslo Anlaşması'nı reddederek kazandığı zaferler, İsrail'i geri çekilmeye zorladı. 7 Ekim 2023'te gerçekleşen "Aksa Tufanı" operasyonu, İsrail'i sarsarken, ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler, İsrail'in çöküşünden korkarak askeri, ekonomik ve siyasi destek sağladı. Bu destekle İsrail, Gazze halkına karşı terör eylemlerine girişti. Buna karşılık, dünya başkentlerinde Netanyahu hükümetine karşı protestolar düzenlendi ve Gazze'deki soykırım kınandı.
Mansur, Netanyahu'nun sık sık Washington'a giderek eski ABD Başkanı Trump ile görüşmesini, Gazze'deki yenilgiden çıkış yolu arayışı olarak yorumladı. Trump'ın önerdiği ateşkesin ise yalnızca Netanyahu hükümetini kurtarmaya yönelik olduğunu, gerçek bir barış amacı taşımadığını belirtti. Mansur, "Trump, hem düşman hem hâkim rolünde. Amacı, Netanyahu'yu kurtarmak ve ona Nobel Barış Ödülü kazandırmak" dedi.
Batı Şeria'daki direnişin geleceğine dair soruya Mansur, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Hamas'ı aşağılayarak İsrail'e teslimiyet gösterdiğini ve halkı işgale karşı ayaklanmaya teşvik etmek yerine engellediğini söyledi. Bu nedenle yakın vadede geniş çaplı bir ayaklanma beklenmese de, bireysel ve örgütlü direniş eylemlerinin devam edeceğini öngördü.
Uluslararası kuruluşların rolüne değinen Mansur, BM Güvenlik Konseyi'nin, özellikle ABD'nin veto hakkı nedeniyle Gazze'deki soykırımı durdurmakta etkisiz kaldığını vurguladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararının da uygulanmadığını belirtti. Mansur, BM sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini, aksi takdirde uluslararası barış ve güvenliğin sağlanamayacağını ifade etti.
Francesca Albanese'nin raporuna Batı'nın tepkisini değerlendiren Mansur, raporun savaş suçlarını, altyapı tahribatını ve sivillere yönelik katliamları açıkça ortaya koyduğunu, ancak bazı ülkelerin bu gerçekleri görmezden gelerek İsrail ile ilişkilerini normalleştirdiğini söyledi. Mansur, Lübnan'daki İslami Direniş, Yemen'deki Ensarullah, Irak'taki Halk Seferberlik Güçleri ve İran'ın Filistin halkına destek verdiğini vurgularken, bazı Arap rejimlerinin ise Filistin'i terk ettiğini ifade etti. Ancak direnişin, Kudüs özgür olana dek devam edeceğini ve "yarın, gözleyenler için yakındır" diyerek umutlu bir mesaj verdi.
yorumunuz