7 Eylül 2025 - 19:57
Neden Birleşmiş Milletler, ABD’nin Filistin insan hakları gruplarına yönelik yaptırımlarının kaldırılmasını talep etti?

Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği İnsan Hakları, ABD’nin Filistin insan hakları gruplarına yönelik yeni yaptırımlarına tepki olarak, bu yaptırımların derhal kaldırılmasını istedi.

Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Volker Türk, ABD’nin Filistin insan hakları gruplarına yönelik yeni yaptırımlarını kınayarak, bu yaptırımların sadece işgal altındaki topraklarda sivil toplumun faaliyetlerini olumsuz etkilemekle kalmayacağını, aynı zamanda muhtemelen küresel ölçekte caydırıcı etkileri olacağını vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı birkaç gün önce, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden Gazze’de işlenen savaş suçlarıyla ilgili soruşturma yapmasını ve İsrail rejimi yetkililerini tutuklamasını talep eden üç Filistinli insan hakları grubunu yaptırım listesine aldı. ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio, ABD’nin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail’i “haksız yere hedef aldığı” gerekçesiyle “El-Hak”, “El-Mizan İnsan Hakları Merkezi” ve “Filistin İnsan Hakları Merkezi” adlı üç STK’yı yaptırım uyguladığını söyledi.

ABD, Gazze’deki durumun hala kritik olduğu, açlık ve soykırımın Filistinli halk için hayatı zorlaştırdığı bir dönemde bu yaptırımları uyguluyor. Bu koşullarda, Filistin yanlısı insan hakları gruplarının hakların takibi için faaliyet göstermesi daha da önemli hale geliyor; ayrıca İsrail’in işlediği suçların ve katliamların ortaya çıkması, insan hakları gruplarına destek ve onların belgelerine güveni artırmıştır.

ABD’nin yaptırımlarının başlıca sebeplerinden biri, insan hakları gruplarının, İsrail askerlerinin işgal altındaki topraklarda işlediği savaş suçlarını soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne destek vermesidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), bağımsız ve uluslararası bir kurum olarak, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi davaları takip etmekle görevlidir.

Son yıllarda, özellikle “El-Hak”, “Filistin İnsan Hakları Merkezi” ve “El-Mizan” gibi birçok Filistin insan hakları grubu, UCM’nin faaliyetlerini desteklemiş ve bunu Gazze ile Batı Şeria’daki İsrail suçlarına adalet ve hesap verebilirlik için gerekli bir adım olarak görmüştür. Bu gruplar özellikle işgal altındaki bölgelerde Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerini belgelemek ve tacizleri raporlamak konusunda çalışmaktadır.

Mahir: Ayrıca, bu gruplar Filistin’deki insan hakları durumu ile ilgili yayınladıkları raporlarla İsrail’in insan hakları ihlallerinden sorumluluğunu üstlenmesi yönündeki girişimleri güçlü biçimde desteklemiştir. Örneğin, “Filistin İnsan Hakları Merkezi” ve “El-Hak” defalarca, Gazze savaşları sırasında ve Filistinli yerleşim bölgelerine yapılan hava saldırılarında işlenen savaş suçlarını belgeleyen raporlar yayınlamıştır. Bu raporlar aynı zamanda Batı Şeria’daki protesto gösterilerinin bastırılması ve Filistinlilerin haklarının ihlal edilmesiyle ilgili suçları da içermektedir. Bu faaliyetler, İsrail’i destekleyen ABD gibi devletlerin siyasi baskılarını artırmasına neden olmuştur.

“El-Mizan İnsan Hakları Merkezi” müdür yardımcısı Samir Zaqout, ABD’nin Filistin halkına yönelik soykırımın ana ortağı olduğunu ve İsrail’in suçları için tam siyasi, mali ve hukuki koruma sağladığını söyledi. Ayrıca, bu kurumların İsrail suçlarının yasal takibinde temel bir rolü olduğunu ve yaptırımların, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı ve BM özel raportörlerine yönelik yaptırımlarla aynı sürecin devamı olduğunu belirtti.

Washington yetkilileri, Filistinlilere yönelik katliamlara karşı ses çıkaranları susturmak için yine yaptırımları bir silah olarak kullanırken, bu tür kararların demokrasi ve insan hakları gibi değerlerden vazgeçmek anlamına geldiği görülüyor. ABD yetkilileri her zaman bu değerlerin koruyucusu olduklarını iddia etmiş ve birçok ülkeyi ihlal etmekle suçlamışlardır; ancak şimdi açıkça ikiyüzlü bir pozisyonda, işgalci rejimin suçlarından hesap sormak yerine, adalet isteyenleri cezalandırmaktadırlar. Bu da dünyaya net bir mesaj vermektedir: Adalet talebi Washington ve özellikle İsrail rejiminin çıkarlarına uygun olmadığında, fon kesintisi, hesapların bloke edilmesi ve itibarın zedelenmesiyle karşılaşabilir.

Tüm baskılara rağmen, bu üç Filistin kurumu yaptırımların hedefi olarak ortak bir bildiri yayımlamış ve bu baskıcı eylemi şiddetle kınamıştır. Bildiride, bu eylemin ancak korkakça, ahlaksız, yasadışı ve anti-demokratik olarak nitelendirilebileceği; ancak yaptırımların, ABD bu görevi suç haline getirmeye çalışsa bile, savaş suçlularının peşinden gitme insani ve hukuki görevlerinden onları alıkoyamayacağı ifade edilmiştir.

ABD’nin yeni yaptırımları uygulanırken, özellikle BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, dünya genelindeki insan hakları örgütlerinin bağımsızlığı ve özgür faaliyetlerinin önemini vurgulamaya devam etmektedir. Bu örgütler sadece insan hakları ihlallerini belgelemekle kalmaz, aynı zamanda kriz ve işgal bölgelerinde insan hakları durumuna yönelik küresel farkındalığın artırılmasında etkili araçlar olabilirler. Bu yüzden BM, bu yaptırımlara karşı çıkmış ve bu tür uygulamaların Filistin’de sivil toplum faaliyetleri için ciddi bir tehdit olduğunu belirtmiştir.

ABD’nin Filistin insan hakları gruplarına yönelik yeni yaptırımları, insan hakları ve adaletin, hatta küresel ölçekte, ABD ve müttefiklerinin çıkarlarıyla çeliştiğinde siyasi muhalefet ve uluslararası baskılarla karşılaştığını bir kez daha göstermiştir. Ancak BM ve diğer insan hakları kurumları bu grupların bağımsızlığı ve özgürlüğünün önemini vurgulamaya devam etmekte ve yaptırımların derhal kaldırılmasını talep etmektedir.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha