Uluslararası Ehlibeyt (a.s)Haber Ajansı -ABNA- Saldırgan realizm teorisinin önde gelen akademisyenlerinden Prof. John Mearsheimer, son çatışma sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmede, İsrail’in yürüttüğü askeri operasyonların ne sahada ne de jeopolitik düzlemde hedeflenen sonucu üretmediğini söyledi. Mearsheimer’a göre Tel Aviv’in saldırıları yalnızca bölgedeki direniş çizgisini güçlendirmekle kalmadı; aynı zamanda İran toplumunda hükümetle halk arasında görülen tüm farklılıkları da ortadan kaldırarak “ortak bir savunma bilinci” oluşturdu.
Uzman, İsrail’in İran’ın nükleer kapasitesini tamamen yok etmeye dönük askeri hesaplarının “gerçekçi hiçbir karşılığı olmadığını” da vurguladı. Mearsheimer, Batı medyasının sık sık dile getirdiği “kararlılık” söyleminin propaganda niteliği taşıdığını, sahadaki teknik verilerin ise İran’ın nükleer altyapısını tam anlamıyla imha etmenin mümkün olmadığını gösterdiğini belirtti.
Analistler, Mearsheimer’ın değerlendirmelerinin bölgedeki güç dengeleri açısından kritik olduğu görüşünde. Çünkü İsrail’in kısa süreli saldırılarla caydırıcılığını yeniden tesis etmeyi amaçladığı bir dönemde, önde gelen bir teorisyenin bu çıkışı Tel Aviv’in stratejik hesaplarının sorgulanmasına yol açıyor.
Öte yandan direniş çizgisindeki aktörler, söz konusu tespitin “sahanın gerçekleriyle örtüştüğünü”, İsrail’in saldırı politikalarının giderek kendi güvenlik sınırlarını daraltan bir etki ürettiğini ve bölgedeki ittifakları daha da sıkılaştırdığını belirtiyor.
Bu değerlendirmelerin, önümüzdeki dönemde hem Washington’da hem de bölge başkentlerinde yapılacak stratejik tartışmalarda önemli bir referans noktası olarak yer alması bekleniyor.
yorumunuz