7 Aralık 2025 - 15:03
ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi Avrupa’yı Zorlu Tercihe Zorluyor

ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Avrupa’ya kendi savunmasını üstlenme çağrısı yaparken, kıta transatlantik güvenlik çatısı altında kalmakla yeni küresel güç dengelerine uyum sağlamak arasında kritik bir karara sürükleniyor.

Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- ABD yönetimi tarafından yayınlanan son Ulusal Güvenlik Stratejisi raporu, Avrupa’nın savunma meselesinde artık kendi imkân ve kapasitesine daha fazla güvenmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu kapsamda Avrupa ülkeleri, ABD’nin önceliklerini yeniden şekillendirmesi ışığında, uzun yıllardır dayanageldikleri transatlantik güvenlik şemsiyesini nasıl koruyacakları veya ona alternatif bağımsız politikalarla yol alacakları konusunda derin bir stratejik ikilem yaşıyor.

The New York Times’ın analizine göre, Avrupa bölgesi tarihsel olarak ABD’nin askeri ve diplomatik desteği sayesinde istikrarını sağladıysa da, günümüzde küresel güç dengelerindeki değişimler, Çin ve Rusya gibi aktörlerin yükselişiyle kıtanın beklentilerini ve güvenlik önceliklerini yeniden tanımlamasını zorunlu kılıyor. Bu yeni ortamda, Avrupa’nın kendi askeri kapasitesini güçlendirmesi kaçınılmaz görülüyor, ancak bu adım transatlantik ilişkilerde gerilimi tetikleyebilir.

Avrupa için kritik soru, ABD’nin savunma garantilerini ne ölçüde sürdüreceği ve kıtanın küresel arenada kendi bağımsız duruşunu nasıl yaratacağıdır. Bu iki paralel çizgi, Avrupa’nın stratejik geleceğini belirleyecek. ABD’nin “başımızın çaresine bakın” mesajı olarak yorumlanan strateji, özellikle NATO’nun rolü, savunma yatırımları ve diplomatik işbirlikleri konusunda yeni tartışmaları gündeme taşıdı.

Sonuç olarak Avrupa, uzun vadeli güvenlik ve dış politika hedeflerine ulaşmak için hem geleneksel ittifaklara bağlı kalmak hem de giderek artan bir şekilde küresel güç dengelerinde kendi bireysel stratejisini şekillendirmek zorunda kalacak. Bu süreç, kıtanın siyasi manevra alanını ve küresel konumunu yeniden tanımlama sürecidir ve önümüzdeki yıllarda hem Avrupa hem de ABD’nin dış politika ajandalarında önemli bir belirleyici olacak.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha