Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA-
İsrail Uşaklarını Musallat Etmek Memlekete İhanettir
Ecnebiler için askeri, haberleşme ve casusluk merkezleri oluşturmak meşrutiyete ters düşmektedir. İsrail gibi ecnebileri ve onların alçak uşaklarını memleketin en iyi topraklarına musallat etmek ve milleti oradan uzaklaştırmak anayasayı çiğnemek ve memlekete ihanettir.
Eğer Müslüman Ülkeleri Yönetenler Bir Tek El Olsalardı…
Müslümanlar “Onlara kaşrı gücünüz yettiği kadar ve besili atlar hazırlayın.” Ayetine amel eder de İslam hükümeti oluşturup geniş hazırlıklarda bulunarak savaşa tamamen hazır vaziyette olsalardı, bir avuç Yahudi, topraklarımızı işgal ederek Mescid-i Aksa’mızı tahrip etmeye, yakmaya cüret ederken halk ona karşı hemen karşılık veremeyecek halde olmazdı. Bütün bunlar Müslümanların Allah’ın hükmünü icra etmeye yanaşmadıkları ve liyakatli ve salih bir devlet oluşturdukları içindir. Eğer İslami ülkelere hükümet edenler mümin halkın temsilcisi olup İslam’ın hükümlerini icra edecek olsalardı, küçük ihtilafları bir kenara bırakıp, fitne ve tefrikaya sebep olacak şeylerden el çekerek birleşseler ve tek el olsalardı o zaman Amerika ve İngiliz’in desteğinde olsaydı bile yine de bu işi yapamazdı. Bu, Müslüman millete hükümet edenlerin beceriksizliğindendir.
Müslüman Ülkelerin Yöneticileri Arasındaki İhtilaflar Filistin Sorununun Kaynağıdır
Eğer Müslüman ülkelerin başlarında olanlar iç ihtilaflarını bir kenara bırakır da yüce İslami hedeflerle tanışır ve İslam’a yönelecek olurlarsa sömürge karşısında böyle zelil olmazlar. Filistin sorununun yaratan ve bu sorunun hallolmasına engel olan Müslüman ülkelerin başında olanların ihtilafıdır. Eğer yedi yüz milyon Müslüman bu uzun ve geniş ülkelerle siyasi açıdan ilerleyerek birleşip bir safta yer alsalardı sömürge uşaklarından olan bir avuç Yahudi bir kenara dursun, hatta büyük sömürü ülkelerinin bile onların ülkelerine sızması imkansız olurdu.
İslam’a Dayanmayışları Bu Musibetlere Neden Oldu
Eğer İslami ülkeler ve Müslüman milletler doğu ve batıya dayanacaklarına İslama dayanarak ve Kur’an’ın nurlu ve kurtarıcı talimleri doğrultusunda hareket etselerdi bugün siyonizm işgalcilerinin esiri olmaz, Amerika’nın Fantom uçaklarından korkmaz, Sovyetler Birliği’nin uzlaşma politikası ve şeytani hileleri karşısında kahrolmazlardı.
İslami devletlerin Kur’an-ı Kerim’den uzaklaşması, Müslüman milleti bu utanç verici kara güne düşürdü ve Müslüman milletleri ve İslami ülkeleri sol ve sağ sömürünün uzlaşmacı siyasetine alet etti.
Baştakilerden Bazılarının Satılmış Olması
Filistin musibetlerin başıdır. Müslüman ülkelerin görüş farklılığı ve bazılarının başındakilerin satılmış olmaları: maden, tabii zenginlik ve imkanatı olmalarına rağmen yedi yüz milyon Müslüman a sömürü ve siyonizmin elleni kesme, ecnebilerin nüfuzu sınırlama fırsat ve imkanını vermiyor. Bazı Arap ülkelerinin bencillikleri, ecnebiler tarafından başa geçirilmeleri ve ecnebilerin doğrudan doğruya nüfuzu kaşısında teslim olmaları onlarca milyon arabın Filistin İsrail’in işgal ve gasbından kurtarmasına engel oluyor.
Başta Olanlardan Bazılarının Kendilerini Kaybetmesi Veya Başkaları Tarafından Görevlendirilmesi Sömürünün Musallat Olmasına Sebep Oldu
Defalarca uyarmış olduğum gibi İslam milleti uyanıp vazifesini bilmezse, İslam alimleri sorumluluk hissederek kıyam etmezlerse, bütün İslam fırkaları ecnebilerin karşısında vahdet ve aksiyondan kaynaklanan, Müslüman milletlerin ve İslam ülkelerin saadet ve istiklali tazmin eden gerçek İslam, ecnebilerin ve uşaklarının elinde öylece sömürünün siyah perdesi altında örtülü kalır, ihtilaf ve dağınıklık ateşi Müslümanların arasında alevlenirse İslam toplumu ve Kur’an’ı Kerim için daha siyah ve daha bedbaht günler vardır.
İslam düşmanlarının ve uluslararası mütecavizlerin Kur’an’ı Mecid ve İslam’ın kurtarıcı hükümlerine açık ve gizli saldırıları her taraftan devam etmektedir ve Müslüman ülkelerden birçoğu kendilerini kaybetmeleri veya başkaları tarafından görevlendirilmeleri sonucu onların uğursuz ve haince programlarını icra ediyorlar; ister İslam’ın lafını ederek söze İslami konferans düzenlenleyenler ve ister İslam ülkesini dini ortadan kaldırıp İslam’ı resmiyetten düşürenler olsun hepsi bilerek veya bilmeyerek aynı doğrultuda hareket ediyorlar ve o da İslam toplumunun bu utanç verici durumunun devam etmesini, İsrail’in İslam milletinin canına, malına ve topraklarına musallat olmasını, sömürü sultasının İslam dünyasına her zaman hakim olmasını, siyonizmin yıkıcı yayılmacılık politikasının İslami ülkelerde icra merhalesine geçmesini, İslam’ın ve İslami ülkelerin hükümetlerinin her zaman zelil, hor ve uluslararası mütecavizlerin esiri olmasını, cinayetkar sömürücülerin yardımına göz dikmek isteyen ve istiklal, özgürlük, huzur ve emniyet yüzü görmek istemeyen İslam düşmanlarının uğursuz ve sömürgeci projelerini icra etmektir.
Hükümetin İlerlememesi Üzücüdür
Diğer birçok Müslüman memleketlerin de haddinden fazla sorunları var; işte bir avuç toprağa düşünen Lübnan; Müslümanlar ve özellikle şiiler birçok mali ve cani zararlar gördüler, ecnebiler ve hain uşakları yıkıcı savaşları körüküklüyorlar; halkı varlıktan düşürmüşler; ve işte bu da Filistin ve onun günden güne artan sorunları. Herşeyden daha fazla insanı üzen şey ecnebilerin elleriyle birbiriyle muhalefet eden hükümetlerin ve kavim reislerinin kalkınmamasıdır.
Müslüman Ülkelerin Bir Çoğu Hiçbir Sonucu Olmayan Müzakerelerle Meşguller
Lübnan’ın üzücü durumu ve mazlum din kardeşlerimizin güney Lübnan’da uğradığı müsbietler son derece acı ve üzücü bir durumdur. Şimdi cinayetkar İsrail (bu fesat kaynağı) binlerce asker silah, top, tank ve uçaklarla din kardeşlerimizin merkezi olan Güney Lübnan topraklarına musallat olmuş, mazlum ahalisini evlerinden çıkarmış evlerini tahrip etmiş ve otakları yakmışlar; Müslüman ülkelerin geneli ise bu cinayetler karşısında ilgisiz oldukları gibi bazen de bu cinayetlere yardım ediyor veya oturup kalkmakla, netice ve faydası olmayan müzakerelerle meşguller ve İsrail’in karşısında yiğitçe direnen cesur Filistin mücahidlerini yalnız bırakmışlar ve belki bu süper güçlerin komplosunun göstergesidir. Şimdi kardeşlerimiz ve onların sığınağı olmayan evlatları ateşte yanıyor ve birçok tehlikelerle karşı karşıyalar.
Eğer Birleşirse Amerika Hiçbir Şey Yapamaz
Bu ihtilaflar ya Müslüman ülkelerin başında olanların ihtilafından kaynaklanıyor ya da birbiriyle anlaşıp birlikte kükrer dalgalarıyla önüne çıkan her şeyi bir deniz gibi olamayan onların cehalet ve bilgisizliklerindendir.
Filistin’de bir avuç siyonist ve Yahudi, nüfusu yüz milyonun üzerinde olan Arap ülkelerini öyle bir hale getirmiş ki onlardan bazıları ona İsrail’e teslim olmuş, hiç bir şey yapamıyorlar. Şimdi birkaç yıldır İsrail gelip Filistinlilerin topraklarını gasbetmiştir ve bu kadar Arap milleti ve Arap ülkeleri Filistin’i kurtaramayacak kadar beceriksizler. Amerika İsrail’i destekliyor diyorlar. Çok beceriksizsiniz, beceriksizler…
Eğer bu üçyüz milyonluk Arap gücü birleşirse, Amerika hiçbir şey yapamaz, Avrupa da yapamaz, hiç kimse bir şey yapamaz; ancak Arap ülkeleri bir değiller. Evet, onların yaptığı iş bunların birleşmesine engel olmakta, onlar, Arap ülkelerinin birleşmek istediklerini hissedince cumhurbaşkanını Amerika’ya götürerek onunla bir anlaşma yapıyor, onu diğerlerinin sahip bir yola götürüyorlar… bu bizim anlayışımızın kıt olmasındandır. Böyle esir ve sulta altında olmamız ve arada doğunun bütün menfaatlerini Amerika, Sovyetler birliği ve benzerlerinin götürmesi bizim beceriksizliğimizdendir.
Devletler İstiklal ve Vahdeti Koruyamadılar
Arap ülkeleri hakkında iyi bir görüşe sahip değilim. Arap ülkeleri istiklallerini koruyamadılar ve kendi aralarında bire vahdet oluşturarak İsrail’i ortadan kaldıramadılar. Kendi aralarındaki ihilaflar ve Arap ülkelerinin başında olanlardan bazılarının ihaneti siyonistlerin orada yerleşip başında olanlardan bazılarının ihaneti siyonistlerin orada yerleşip yerlerini sağlamlaştırmasına sebep oldu ve son zamanlarda da yerleşip yerlerini sağlamlaştırmasına sebep oldu ve son zamanlarda da ne yazık ki, Mısır’ın reisi başında olanlar bu işi yapıyorlar, elbette bazıları nispeten kötü olmayabilirler, ancak genel olarak kendilerini hem sömürüden ve hem de sömürünün uşaklarından ki İsrail de bu cümledendir kurtaracak bir vahdet oluşturmadılar. Ama Arap milletine gelince hepsi bizim kardeşimizdir ve biz onlara karşı bir kardeş gibi davranırız.
Müslümanlar Amel Ehli Olsalardı İsrail’in Karşısında Zelil Ve Perişan Olmazlardı
İslam Düşmanlarının, İslam’a ve Müslümanlara musallat olan memleketlerin sadece söz değil amel ehli olduklarını, ancak Müslümanların ise; sadrı Evvelden beri amel ehli olduklarını, itiraf etmemiz gerekir; çok iyi şiir okur, çok iyi hitab eder ve sorunları da çok iyi dile getirir, ama bütün bunların sözden öteye geçmez ve amel merhalesine ulaşmazdı. Sözden öteye geçmez ve amel merhalesine ulaşmazdı. Sözden öteye geçseydi yüz milyon arabın İsrail karşısında öyle aciz olmasına insan inanmıyor; her şeye sahip oldukları halde ve birçok alanda batının, Müslüman memleketlere muhtaç olmasına rağmen onların sayıca çok ve daha zengin kaynaklara sahip olmalarıyla birlikte yine de hepsinin onların sultası altında olmasına inanamıyor insan. Bu ise, sadrı İslam’da olup da Müslümanların galip gelmesine neden olan morali kaybetmemizden kaynaklanıyor ancak.
Müslümanların Sorunlarının Kaynağı
Müslümanların müşkülatının birçoğu Müslüman ülkelerin hükümetlerinden kaynaklanıyor. Söz birliği ve fikir birliği içerisinde olması gereken Müslüman memleketler, hepsi bir diyanette, bir kitaba sahip ve hepsi de aralarında olan ihtilaflardan başkalarının yararlandığını gördükleri halde; derdi bildikleri halde deva peşinde gitmiyorlar; bilakis her gün ihtilafları daha fazlalaşıyor ve birbirlerinden daha fazla uzaklaşıyorlar; büyük devletler de bizim birbirimizden uzak olmamamızı, hatta birbirimize düşman olmamamızı ve kendimizle uğraşıp durmamızı ve bundan da faydalanmak istiyorlar. Müslümanlar kendileri için temel bir çare bulmalılar, Müslüman devletler esas bir çare bulmalıdır. Birkaç gün dünya hayatında rahat olup kendi ülkelerine musallat olmayı düşünmesinler, bu ayrılık derdini kendileri deva etmelidir; aksi takdirde ortada başka bir ilaç yoktur, hiçbir konferans ve hiçbir toplantının etkisi olmayacaktır. Ben Allah Tebarek ve Teala’dan Müslümanları ve bilhassa Müslüman devletleri uyandırmasını ve onların kendi sorunlarına galip gelmelerini ve İslam’ın, olduğu gibi, sadrı İslamda olduğu gibi Müslüman memleketlerde gerçekleşmesini niyaz ederim.
Müslümanların sorunlarından bir diğeri de hükümet ve millet problemidir; bildiğimiz kadarıyla sizin de bildiğiniz gibi hükümetler milletleriyle gerekli uyumu olmayan hükümetlerdir; iki düşmanın birbirine karşı takındığı tavırdır; millet hükümete sırtını dönüyor ve hükümet de millete zorla yüklenmek istiyor; işte bu yüzden milletler hükümetlere destek olmuyor, bilakis iki düşmanın birbirine davrandığı gibi davranıyor ve bu da hükümetlerin zaafına sebep oluyor.
Tefrika Muamması!
Şu nokta benim için bir problemdir: bütün Müslüman hükümetler ve Müslüman milletler derdin ne olduğunu, ortada kendilerini tefrikaya düşüren ecnebi ellerin olduğunu bildikleri halde; bu tefrikalarla zaafa uğrayacaklarını ve yok olacaklarını, İsrail gibi temelsiz bir hükümetin Müslümanların karşısında durduğunu ve Müslümanlara birlik içinde olup da her biri İsrail’e bir kova su dökse onu sel götüreceğini gördükleri halde yine de onun karşısında zelil ve perişandırlar. Problem ve soru şu ki, bütün bunları bildikleri halde niçin tek gerçek ilaç ve çare olan birlik, beraberlik ve vahdete yönelmiyorlar? Niçin sömürücülerin onları tazyif etmek için kullandıkları komploları etkisiz hale getirmiyorlar? Bu problem ne zaman halledilecek acaba? Kimin yanında halledilmeli? Bu komploları Müslüman devletlerden ve Müslüman milletlerden başka kimin halletmesi gerekiyor? Bu probleme cevabınız varsa, halletmişseniz de söyleyin Allah aşkına
Müslümanların İki Temel Problemi
Biz biliyoruz ki, hatta bütün Müslümanlar ve Müslüman devletler ve herkes biliyor ki karşılaştığımız ve ileride de karşılaşacağımız problemler iki şeydir: biri Müslümanların kendi aralarındaki problem ve ne yazık ki şimdiye kadar halledemedikleri kendi aralarındaki ihtilaflardan kaynaklandığını biliyorlar ve biz de hemen hemen yirmi yıldır devamlı bu konuda tavsiyetlerde bulunduk, devamlı söyledik, yazdık ve ülkelerin başında olanları bu vahdete davet ettik, ancak ne yazık ki şimdiye kadar vahdet oluşmuş değil. İkinci problem de hükümetlerle milletlerin problemidir; hükümetler milletlere öyle davrandılar ki milletler onlara destek olmuyor. Hükümetlerin karşılaştığı problemlerini körüklemiyorlarsa da en azından buna karşı ilgisizler. Ben, hükümetlerin bizim başımızda olan eski hükümetimizden ve şimdiki hükümetimizden ibret almaları gerektiğini defalarca dedim. Tağut rejiminde eski hükümet eğer bir problemle karşılaşsaydı millet ya onun problemlerini çoğaltır ya da ona karşı ilgisiz davranırdı.
Bütün Problemler Hükümetin Başında Olanların Kusurlarından Kaynaklanmaktadır
Bu uzun müddet boyunca Kudüs’te kardeşlerimizin karşılaştığı bütün bu problemler Arap reislerinin kusurundan kaynaklanmaktadır. Ve ben yirmi yıldan fazladır hitabelerimde, konuşmalarımda hükümetlerin başında olanlara bu küçük ihtilafları bırakmamalarını, İslam ve İslam’ın hedeflerini ileri götürmek için fikir birliğinde ve vahdet içinde olmalarını tavsiye ettim. Şunu söyleyeyim ki ben yüz milyon Arap milleti ve takriben sekiz yüz milyon Müslümanın karşısında küçük bir grubun gelip onların karşısında öyle şeyler yapmasından unutuyorum; onu Amerika’nın desteklediği bahanesi de geçerli değil, zira Amerika Şah’ı da destekliyordu; ancak bir millet bir konuda destekliyordu; ancak bir millet bir konuda birleşince ne şahın şeytani gücü mukavemet edebildi ve ne de süper güçlerin desteği; bilakis mutlak güçler birleşirlerse, Arap milleti ve bu milletlerin önemli başları birleşecek olursa şüphesiz ne Amerika onların karşısında bir şey yapabilir ve ne de diğer güçler.
Hükümetlerin Teslimiyeti
Müslümanların problemi onların hükümetleridir. Müslümanları bu güne düşüren hükümetlerdir, Müslümanların problemi milletler değildir; milletler sahip oldukları zati fıtratıyla meseleleri halledebilirler, ancak problem hükümetlerdir. Müslüman ülkelere şöyle bir göz attığımızda milletlerin problemlerinin kendi hükümetleri tarafından doğmadığı az yere rastlayabilirsiniz. Süper güçlerle ilişkileri, sağ ve sol süper güçlere teslimiyetleri yüzünden bizlere ve bütün Müslümanlaraproblem doğuran hükümetlerdir. Bu problem Müslüman laırn yolundan kaldırırlarsa Müslümanlar kendi arzularına kavuşacaklardır ve bunu halletmek de Müslümanların elindedir.
Niçin Arap Ülkeleri Siyonizm’den Dayak Yiyorlar?
Niçin Müslümanlar bu güçten gafiller? Niçin Müslüman ülkeler İslam’ın bu gücünden gafiller? Neden uzun yıllar boyunca Arap ülkeleri siyonizmden dayak yesin? Niçin ecnebi güçlerin sultası altında olsunlar? Ne Yazık ki kendi aralarında ihtilaf var, Müslümanların problemi de işte budur.
Amerika’dan Bu Kadar yakınmamalıyız!
Biz Amerika’dan gerçi Fesat ve bozgunculuğun anasıdır, ancak Müslüman ülkelerden ve Müslüman hükümetlerden yakınmalıyız ve onlardan yana feryat etmeliyiz. İslam, vahdet ve söz birliği için hem bu kadar tebliğ etmiş ve hem de amel etmiştir; yani Aşura ve Erbain gibi vahdeti sağlamlaştıran günler yaratmıştır ve Kur’an’ı Kerim de halkın dağınık olmamasını, Müslümanların birlik içinde ve tek el olup hep birlikte Allah’ın ipine sarılmaları konusu önemle vurguluyor. Amerika, Müslümanlar arasına ihtilaf düşürmek ve bundan yararlanmak, Müslümanların bütün haysiyetini, zenginliklerini ve nesi var, nesi yoksa hepsini yağmalamak ve Müslümanları tüketicileştirme tezine göre elbette çirkin hedefleri doğrultusunda bu meseleleri yaratacaktır; ve biz de onlardan böyle olmamalarını beklemiyoruz; ancak Müslümanlar, yani Müslümanların başında olanlar var ya bu konularda biz onlardan şikayetçiyiz ve kendileri İslam’ın taraftarı tanıtan, ama Kur’anı Kerim’in nassının ve yüce Resulullah’ın (S) sünnetinin aksine davranan, egemenlikleri altında ülkelerin çıkarlarının aksine hareket edenlerden yana feryat etmeliyiz. Müslümanların problemleri başlarındaki hükümetlerdir ve bunlar onların kendi elleriyle, kendi aralarında ortaya çıkan ihtilaflardır. Amerika’nın bu projesi olmasaydı ve Amerika’nın ikinci projesi Fahd’ın elinde ve ileride hazırlayacakları diğer projeler olmasaydı İsrail gelip de Galon Tepeleri kendi topraklarına katma cesaretini bulamazdı kendisine. Bu projeler ihtilafa sebep oldu ve İsrail için zemin hazırladı.
Başta Olanlardan Bazılarının İhaneti
Problem, kendi kaynaklarını veren, zenginliklerini sunarak onun karşısında kendileri ve milletleri için zillet getiren hükümetlerin umursamazlığıdır. İslam’ın ve bütün Müslümanların problemleri bu ehemmiyetsizlikte veya bazı ülkelerin başlarındakilerin ihanetinden kaynaklanıyor. Milletlerin oturup da kendileri için bu hükümetlerin İsrail ve kendilerini zelil ve perişan ederek zenginliklerini yağmalamak isteyen diğer güçlerin önünü almalarını beklemeleri yersiz bir beklentidir. Bakın işte bu planlarla Arapların kendi arasında ihtilaf yarattılar, bizim İslam hükümetimizde de propaganda yoluyla ihtilaf yaratmak istiyorlar; “İsrail’den silah satın alıyorlar, terörizmi bunlar yaratıyorlar ve Bahreyn’de neler yaptılar” diye… Bunların hepsi Müslümanlar için öngürülmüş planlardır; ihtilaf yolunu bugün daha da çoğaltıyorlar ve bu vesileyle onlar almaları gereken neticeyi almaya başladılar. Galon tepelerinin gasıp İsrail topraklarına katılması meselesi oluşturan teşkilatlara itina etmiyor; istedikleri kadar muhalefet etsinler, o kendi bildiğini yapıyor.
Kutsal Haremeyn’in İddiacısı Niçin Teyit Ediyor?
İslam’ın bugün müptela olduğu şey, meseleleri dinlemesi gereken kulakların sağır oluşu, Müslümanların maslahatı için hareket etmesi gereken dillerin söylemez oluşu ve Müslümanların başına gelen musibetleri görmesi gereken gözlerin kör oluşudur. Biz bu dilsiz, sağır ve körlere ne söyleyelim? Bölge ülkeleri Lübnan meselesini bir facia bilmiyorlar mı? Bu meseleyi İslam için bir facia bilmiyorlar mı? Dünya Müslümanları için bir facia bilmiyorlar mı? İsrail’in Lübnan’a saldırısı ve haddi hesabı olmayan katliamı facia değil mi? Bu işin Amerika’nın işaretiyle yapıldığına tasrih edilmesi bunların beynine girmiyor mu? Eğer sağır değillerse Lübnan’da azizlerimizin feryat ve iniltisini niçin duymuyorlar? Eğer kör değillerse niçin her gün Lübnan ve İran’da üstüste yığılan ölüleri ve cephelerde şehid düşen gençlerimizi ve cephe gerisinde ve şehidlerde kanlara boyanan kadın, çocuk ve yaşlıları görmüyorlar mı? Eğer görüyor ve bunu bir facia biliyorlarsa niçin bunlardan hiç bahsetmiyorlar? Eğer İslam’ın varlığını ilgi duyuyorlarsa, Kur’an’ı Kerim’e ilgi duyuyorlarsa, Haremeyn’i Şerifeyn’e sevgileri varsa bugün bu dini değerler ayaklar altına alınırken ve İslamı, Kur’an’ı ve Harameyni Şerifeyn’i tehdit ederken bu konuda niçin hiç bahsetmiyorlar? Niçin yine yardım ediyorlar? Onların gözleri önünde bu musibetler vuku bulurken, herkesin gözü önünde bu cinayetler işlenirken ne oluyor da bunlar susmaları yetmiyormuş gibi o canileri teyid de ediyorlar?! Yine Camp David anlaşmasını teyid etmek istiyorlar. Yine Fadh’ın projesini teyid etmek istiyorlar, yine israil’i resmen tanımak istiyorlar! Bu faciaları biz kime açalım? Göz ve kulaklarını kapayarak iradesiz bir şekilde Amerika’ya teslim olan ülkelere mi?! Bu devletlerin baskısı altında can vermekte olan mazlum milletlere mi?!
Bu Hükümetleri Kime Şikayet Edelim?
Biz bu ülkeleri Allah Tebarek ve Teâla’nın kutlu zatından başka kime şikâyet edelim? Direnen, mukavemet eden ve İslam’ı dünyaya hâkim kılmak için tüm güçler karşısında duran İran aleyhine cihat planları yapanları ve İslam’a karşı savaşan, açıkça Nil nehrinden Fırat’a kadar benimdir diyen ve Haremeyn’i Şerifeyn’i kendisine ait bilen İsrail karşısında susanları nasıl şikâyet edelim? Biz bu dertlerimizi kime söyleyelim, bu musibetleri kime açalım? Bu öldürücü sessizlikleri, canileri onaylayan bu suskunlukları, zalimleri teşvik eden bu ketumluğu kime söyleyelim, kimden bu sessizlikleri kırmasını isteyelim? Nüfusunuz mu az? Servetiniz mi az? Petrolünüz mü az? Toprağınız mı az? Stratejik açıdan çok önemli olan bölgeler sizin elinde değil mi? Bütün imkânlar var ama sadece bir tek şey yok o da imandır. İman yok!
İktidar İçin İsrail’in Zilletine Tahammül Etmek
“Biz Allah’tanız ve yine O’na dönücüleriz” 1361 yılında Kudüs günü yıldönümünde, en üzücü ve en acı günleri geçiriyor, en elemli ve en hüzünlü günleri geride bırakıyoruz. Sadece mazlum Lübnan’ın suçsuz ve kimsesiz şehidlerinin keder ve elemi değil, sadece binlerce suçsuz yaşlı, genç kadın erkeğin şehadetine ve yaralanmasına yolaçan cani İsrail’in salkım bombaları ve ateşli bombalarla Arap alkına ve Beyrut Müslümanlarına saldırısının acısı değil, büyük cani Amerika’nın, İran’da ve diğer ülkelerde İslam’ın temelini yıkmak için kurduğu projeler değil, yalnız Mısır, Ürdün ve diğer yandaşlarının, yırtıcılık ve canilik özelliğine sahip olup maddi hayatları milletlerin ve dünya mustazaflarının hakkına tecavüz etmeye bağlı olan, zulmetmek ve mazlum milletleri bastırmak ve ezmekten iftihar duyan, Begin ve Saddam gibi azgın canilere yardımları için değil, sadece gaddar Saddam’ın ve Irak Baas rejiminin İslami İran’a acımasızca saldırısı ve binlerce çocuk, yaşlı ve kadını katliam etmesi ve Abadan şehrini, İran’daki Arap ve Farsların oturdukları bölgeleri yıkması değil; aynı zamanda bu müşrik rejim İslama tahammül edemiyor ve yegane amacı İslam ve taraftarlarını alaşağı etmektir. Dert, teessüf, hüzün ve acı verici durum Müslümanların, bu satılmış ve Amerika süper gücünü gönül vermiş, İslam ve Müslümanların düşmanlarının emrine göz ve kulaklarını kapamış olan hükümetlere müptela olmasıdır. Bunlar İslam Cumhuriyeti’ne muhalefet etmek ve İslamı kendisine düşman bilen Saddam’a askeri, silah maddi ve manevi yardımlarda bulunmak için bahane arıyor, İslam ve Kur’anı Mecid’in emri hilafına davranarak Arap Acem meselesini ileri sürüyor ve propaganda borazanlarında, basın yayında; süper güçlerin hizmetinde İsrail’in İran’ı desteklediği yalanını öne sürüyorlardı. Bugün İsrail Müslüman bir Arap ülkesine saldırarak Müslümanları kanlarına boyarken bunlar bu öldürücü suskunluklarına hangi kahredici olan Allah’ın ve Müslüman milletlerin yanında özürleri nedir? Camp David ve Kral Fahd’ın zillet dolu planını uygularken özürleri nedir? Bizzat canilerle ve uzman kan emicilerle uzlaşmalarının bahaneleri nedir? Acaba şu Amerika’nın bizi yalan yere kendisiyle uzlaşmayla Cumhuriyeti’ne silah veriyor yalanıyla Saddam’ın yardımına koşup bize düşmanlık ettikleri, Baas rejimini kurtarmak için yırtınan İsrail ‘le farklı mı?
Ya Rabbi! Bölge Müslümanları; imamları Ali b. Ebi Talib’in güya maslahatı gözeten münafıklarla peçelenmesi ve bu yaşlı günlerde onların eliyle senin likana ulaşarak ellerinden kurtulduğu gibi bu münafık özelliğine sahip egemenlerle pençeleşmekteler.
İlahi! Bugün Müslümanlar İslam’ın adıyla İslam’ı yıkan; İslam adına İslam düşmanlarıyla ve gerçekte mazlum ve mahrum milletleri yağmalamak ve özgür milletlerin ellerini kollarını bağlamak için uzlaşan Nehrivanlı’lardan daha cani olan münafıklarla karşı kaşsıyadır.
Allah’ım! Bu cahil egemenler üç beş gün Müslüman milletlere hükmedebilmek için İsrail’in zillet yükünü omuzlarına alıyorlar.
Allah’ım! Bu cahil hükümetler süper güçlere üstün gelmek için bütün imkanlara sahip olmalarına rağmen Amerika ve İsrail’in cinayetlerini teyid ediyor ve küfrün temellerini sağlamlaştırmak için gece gündüz uğraşıyorlar!
Bazı Ülkeler İsrail’in Elinden Amerika’ya Sığınıyorlar!!!
Kudüs günü eşiğinde ve insanlık tarihinin büyük insanının şehadetinin yıldönümünün eşiğinde bulunduğumuz şu sırada milletlerin vazifesi şudur: Toplantı ve yürüyüşlerinde iktidarların başında olanlardan ciddi olarak askeri güçleriyle ve petrol silahıyla Amerika ve İsrail’in karşısında durmalarını istesinler ve bu istek reddedilirse ve bütün bölgeyi ve hatta Harameyni şerifeyni tehdid eden ve isteklerinin derinliğini şimdi açıklığa çıkmış olan İsrail’i desteklerlerse baskı, boykot ve tehditle onları bu işe mecbur etsinler; İslam ve mukaddes İslami mekanlar tecavüzle tehdid edilirken hiçbir Müslüman onun karşısında ilgisiz olamaz ve şimdi İsrail’in Müslümanların beldelerine geniş bir şekilde tecavüz eylemi başlatarak suçsuz ve sığınaksız Müslümanları kanlara boyadığı bu durumda bölge ülkelerinin yaptığı muhtevasız ve uzlaşmacı bir sözden başka bir şey değildir. Herşeyden daha acısı şu ki, İsrail’den kaçarken; asıl cinayetkar olan Amerika’ya sığınıyorlar ve gerçekte yılandan kaçarken ejderhaya yöneliyorlar, onlarla karşılaşmak için araçları ve imkanları olduğu halde sert bir söz söylemeye veya tehdit etmeye hazır değiller ve bu durumda herkes yokolmaya hazır olmalı ve hayatları boyunca her zillete teslim olmalarıdır.
Baştakilerden Bazılarının Bencillik ve Egoistlikleri
Müslüman ülkelerin, Müslüman ülkelerin başında olanların bu güçlerin ve bağımlılarının işlediği cinayetler karşısında ilgisiz olmaları onların bencilliklerinden dolayıdır. Müslüman ülkelerin başındakilerde egoistlik, makam hırsı ve kudretperestlik olmasaydı İran’da ve daha kötüsü Lübnan’da vuku bulan facialar ve zulümler karşısında oturup seyirci kalmazlardı. Herkes hiç değeri olmayan bu iktidar hayalinin kendilerinden alınmasından korkuyor; dolayısıyla Amerika’nın karşısında ve ondan daha kötü ve daha fecisi İsrail’in karşısında öyle huzu ve huşu ediyorlar; şimdi çoğu Müslüman ülkelerdeki bütün bu hareket ve toplantılar İsrail’i resmen tanımak ve Camp David antlaşmasını sağlamlaştırmak içindir. Eğer bu birkaç günlük iktidar, birkaç günlük sulta sevgisi olmasaydı sıradan her insan gibi onlar da İsrail’in Müslüman ülkelere böyle davrandığını ve herkesin karşısında herkesi böyle tahkir ettiğini idrak ederdi.
Allah Teala Bu Devletleri Uyandırsın!
Ve Allah Tebarek ve Teala bu devletleri hidayete kavuştursun; Müslüman ülkelerin bu hükümetlerini uykudan uyandırsın. Bunlar İsrail’in kendilerine destek ve yardımcı olduğunu sanarak ona yardım ediyorlar. İsrail; Arap ülkelerini ele geçirmeyi amaç edinmişken bunlar onun İsrail’in kendilerine destek olduğunu veya Amerika’nın kendilerine destek olduğunu sanıyorlar; Amerika sizden petrol istiyor, sizden faydalanmak istiyor ve sizin kendisine Pazar olmanızı istiyor.
Bazı Ülkelerin Gaflet Uykusunda Olması Üzücüdür
Şimdi Arap ülkeleri başında olanların bu musibet karşısında ya susarak yolu bu uğursuz proje için bırakmaları veya Amerika'ya yaranmak veya geçici makam v e mevki için İsrail’i desteklemeleri üzücü değil mi? Ben İslami vazifemi yerine getirmek için her fırsatta bölge mazlumlarının ve mahrumlarının içlerindeki feryadı başta Müslüman ülkelerin başında olanlar olmak üzere dünyaya duyurdum ve bundan sonra da fırsat bulursam inşallah ulaştıracağım o zaman belki kimi ayyaşlıkla meşgul olan, kimi kendi kardeşleriyle kavga edip cedelleşmekte olan ve kimi de Amerika’nın korkusundan kendini kaybeden bu ülkelerin hükümetlerinde etkisi olur, bu gaflet uykusu kaybeden bu ülkelerin hükümetlerinde etkisi olur, bu gaflet uykusu İslami insani bir uyanışa dönüşür de bu feci durumlarına son vererek kahraman İran gibi bütün bu güçleri reddederler. Şimdi Lübnanlı Müslüman kardeşlerimizin İsrail’in, Lübnan’ın kana susamış hükümetinin ve daha kötüsü mütecaviz Amerika’nın elinde esir olup her gün bir grubu şehid veya avare olmakta ve bölge hükümetlerinin çoğu İsrail’le uzlaşmakla veya Lübnan hükümetini teyid etmekle meşguller.
İslam Ülkeleri Yöneticilerinden Bazılarının Ahkamlığı Onları Birbirinin Canına Düşürmüştür
Ne yazık ki başta olanlardan bazılarının ahmaklığı, herkesi birbirinin canına düşürüyor. Birini İran’a saldırmaya, o kadar zarar verip, o kadar ıstırap çektirmeye, o kadar darbe indirmeye zorluyorlar… Neymiş; onlar “git de Kadisiye’nin serdarı ol” demişler diye bir ahmaklık için… Diğer taraftan da Filistinlileri birbirinin canına düşürmüşler; gördüğünüz gibi kendi arasındaki ihtilaf… Niçin böyle olsun ki? Bunlar eğer gerçekten uyanarak ne kadar büyük bir güce sahip olduklarını ve hangi kaynaklara sahip oldukların, onların hayat damarlarını bunların elinde olduğunu anlarlarsa tabii ki birbirleriyle ilişki kurarlar, dostluk ilişkisi kurarlar. İşte, biz bağırarak beyler gelin dost olalım, diyoruz; ama onlar hayır diyorlar, İran bütün dünya ülkelerini yoketmek istiyor diyorlar İran niçin yoketmek istesin, İran herkesi ıslah etmek istiyor hepsinin bir ve beraber ve kardeş olmasını istiyor. Ama onlar bunu anlamıyor işte… Yavaş Yavaş milletlerin uyanmasını ve bunların milletler vasıtasıyla ıslah olmasını ümid ederim.
ABNA24.COM