20 Mayıs 2014 - 10:30
“Ali, Benim sırrımın saklandığı yerdir”

Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ey ashabım, hiç kuşkusuz Allah size Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini ve ona uymayı emrediyor. Şüphe yok ki, Allah Ali'yi Benim vasîm ve Benden sonra hidâyet vesilesi kılmıştır. O, Benim sırrımın saklandığı yerdir”.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Hâfız'dan Südeyy'e dayandırılan bir hadiste Allah Resûlü'nün (s.a.a), "Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine? O büyük haberden mi?" (Nebe, 1-2) ayetlerinin tefsirinde şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Kabirlerinde Ali'nin velâyeti kendilerine sorulacaktır. Doğuda veya batıda, karada veya denizde bulunan her ölüye öldükten sonra Münker ve Nekîr isimli melekler mutlaka Emirü'l-Müminîn'in velâyetini soracaklar. Onlar ölüye şöyle hitap edecekler: Rabb'in kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? İmamın kimdir?" (İhkâkü'l-Hâk, c.3, s.485). 

Ebû Basîr, İmam Ca'fer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakletmiştir: "Allah-u Teâlâ'nın, 'Kim Allah ve Resûlü'ne itaat ederse, hiç kuşkusuz, büyük bir kurtuluşa ermiş olur' (Ahzâb, 71) âyetinin manası şudur: Kim Allah ve Resûlü'ne Ali'nin ve ondan sonraki imamların velâyeti konusunda itaat ederse, hiç kuşkusuz büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, c.3, s.106; Bihârü'l-Envâr, c.23, s.303). 

Yine senetli bir hadiste Abdurrahman b. Kesir, babasından, o da İmam Ca'fer-i Sâdık'tan (a.s), o da babalarından, Resûlullah'ın (s.a.a.) bir gün ashabına hitaben şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ey ashabım, hiç kuşkusuz Allah (Celle Celaluhu) size Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini ve ona uymayı emrediyor. O hâlde benden sonra, o sizin veliniz ve imâmınızdır; ona muhalefet etmeyiniz ki kâfir olursunuz; ondan ayrılmayın, yoksa yolunuzu şaşırırsınız. Şüphe yok ki, Allah (Celle Celaluhu) Ali'yi Benim vasîm ve Benden sonra hidâyet vesilesi kılmıştır. O, Benim sırrımın saklandığı yer, ilmimin heybesi ve ehlim arasındaki halifemdir. Ümmetimden ona zulmedenleri, Allah'a şikâyet ediyorum." (El-Emâlî, Şeyh Sadûk, s.234; İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.58). 

İbn Abbâs, Resûlullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir: "Ali b. Ebî Tâlib'in velâyeti Allah'ın velâyetidir; onu sevmek, Allah'ın ibâdeti ve ona uymak Allah'ın farizasıdır; onun dostları, Allah'ın dostları ve onun düşmanları, Allah'ın düşmanlarıdır; onun savaşı, Allah'ın savaşı ve onun barışı, Allah'ın barışıdır." (Ravzatü'l-Vaizîn, c.1, s.101; Bihârü'l-Envâr, c.38, s.31; İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.51). 

Ammâr b. Yâsir, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir: "Bana Allah tarafından şöyle vahyedildi: Kim Bana ve Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine iman ederse, cennette Benimle birlikte olacaktır; binaenaleyh, kim onu severse, Beni sevmiştir ve kim Beni severse Allah'ı sevmiştir." (İhkâkü'l-Hak, c.6, s.437). 

y.mesaj

Ekler