11 Temmuz 2014 - 06:36
Tekfirciliğin bu topraklarda yetişip büyüme imkânı yoktur, hiçbir endişeniz olmasın!

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, Esenyurt’ta kundaklanan Ehlibeyt mektebi Mensuplarının gittiği iki Camiyi ziyaret etti. Ziyarette bir konuşma yapan Başkan’ın konuşmasından öne çıkanlar:

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- “Mescitler Allah’ındır. Allah’ın mescitlerine uzanan herhangi bir elin mümin ve Müslüman eli olması mümkün değildir. bunu açıkça ifade ediyorum. Cenabı Hak bize kitabında açıkça soruyor: “Allah’ın mescitlerini içinde ibadet etmeyi O’nun ismini zikretmeyi engelleyenden ve mescitleri tahrib edenden daha büyük bir zalim kim olabilir?”

Onun için böyle bir düşünce ve zihniyet din-i mübini İslam’a ait değildir. Böyle bir zihin, bu topraklarda kurduğumuz medeniyete birlikte kurduğumuz birlikte yaşama ahlakına, hukukuna aykırıdır. Böyle bir saldırıyı hiçbir Müslüman kabul edemez. Biz böyle hareketleri hastalıklı bir zihnin ürünü olarak değerlendiririz.

Bugün üzülerek belirteyim İslam dini ve İslam dünyası tarihin en zor sürecinden geçiyor. İslam başkentlerinin tamamında maalesef kan akıyor. Böyle bir zaman diliminde bir Ramazan gününde bir sahur vaktinde Allah’ın mescitlerinden birisine herhangi bir zihnin ve düşüncenin bir sabotaj düzenlemesi, tecavüzde bulunması asla kabul edilecek bir şey değildir. Bunu bir Diyanet İşleri Başkanlığı olarak kardeşlerimizle birlikte olduğumuzu ifade etmek için buradayım.

Daha önce de belirttiğim gibi mescitte meydana gelen zararı Diyanet İşleri üstlenmiştir. Birlikte yapacağız inşallah. Biliyorum ben yapmasam dahi hangi mezhep ve meşrepten olursa olsun Eseryurttaki kardeşlerimiz birleşip yapar. Biz böyle bir kardeşliğe sahibiz. Biz böyle bir medeniyetin sahibiyiz.

Az önce namaz kıldık. Hep birlikte kıbleye yöneldik. Hep birlikte Allah-u Ekber diyerek tekbir aldık, Fatiha okuduk hep birlikte rükuya vardık. Hep birlikte secdeye vardık. Yani aramızdaki ittifak noktaları yüzde doksan dokuz nokta dokuzdur. Peki ihtilaf olmayacak mı? Olabilir ama o ihtilaftan dolayı her hangi bir mezhep kimliğini İslam kimliğinin üzerine çıkarmak hiçbir mümin ve Müslümana yakışmaz.

Bugün İslam coğrafyasında yaşanan en acı hadise budur. Herkes kendi düşüncesini her hangi bir ırka partiye ve cemaate mezhep ve meşrebe mensubiyetini İslam olan mensubiyetimizin Peygamber’e, Ehlibeyt’e olan mensubiyetimizin, Resullullah’a olan mensubiyetimizin üstüne çıkardığımız zaman zaten büyük bir yanlışlık yapmış oluruz.

Caminin içinde de ifade ettim son yıllarda dini Mübin İslam cahil Müslümanlardan gördüğü zararı düşmanlarından görmemiştir. Onun için bu gibi sorunların sebebini dışarıda ararız ama biraz da kendi içimizde arayalım. Kendimizden kaynaklananları bulamazsak çare de bulamayız.

Ben Irak’ta, Suriye’de olup bitenlerin sebeplerini din-i Mübin-i İslam’ın tarihinde veya herhangi bir mezhebin tarihinde arayan yanlış bir yerde arar. Bütün bunlar işgallerin gölgesinde, sömürgelerin ve istibdatların gölgesinde yaralanmış bilinçlerin ölümcül kimliklerin cehaletle ürettikleri yanlışlıklardır.

Kerbela’da bizimdir. Necef’te bizimdir, Kudüs te bizimdir Mekke de bizimdir. Medine de, İstanbul da bizimdir. Bütün buralarda Ehlibeyt büyükleri vardır. Ehlibeyt büyükleri sadece Caferilerin değil bütün Müslümanların büyükleridir. Hz. Ali , Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ebulfazlı’l-Abbas ve İmam Rıza bütün Müslümanların büyükleridir.

Ehlibeyt Ve Ehlisünnet İslam'dan Neşet Etmiş İki Büyük Yoldur

Dolayısıyla Ehlibeyt ve Ehlisünnet İslam’dan neşet etmiş iki büyük yoldur. "Beyt" te onundur "sünnet" te onundur. Buradan bir ayrılık gayrılık çıkarmak fitne çıkarmak asla doğru değildir. Yarın Ramazan’ın 15. gününde Peygamberimizin reyhanı olan Hz. Hasan’ın doğum günüdür. Hz. Peygamberin, İmam Hasan cennet gençlerinin efendisidir dediği iki büyük imamdan birisidir. Yarın inşallah Sivas’ta müftülüğümüzün düzenlediği Hz. Hasan sempozyumuna katılacağım. Burada çok genç görüyorum; gençler Hz. Hasan’ın hayatını okuyun. O genç yaşta Resul-i Ekrem’in terbiyesinde rahle-i tedrisinde o ilk çocukluk yıllarını hatta Peygamberimizin süvarisi olarak geçirmiş olan Hz. Hasan efendimizin hayatını okuyunuz. Hz. Hasan bir Müslümanın kanı dökülmesin diye bir fitne ortadan kalksın diye nasıl fedakarlıklar yaptığını, o müsalahayı nasıl imzaladığını ve o barış anlaşmasına ne gibi şartlar bıraktığını oturup okuyun! Hasan güzelliğin kaynağı demektir. Hüseyin de öyle. Eğer güzelliklerin kaynağını okumak istiyorsanız, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in hayatını okuyun.

Tüm İslam dünyasının Hasanî bir bakış açısına ihtiyacı vardır. Fitneyi ortadan kaldırmak için kanı durdurmak için gözyaşını dindirmek için Hz. Hasan’ın insanlığa gösterdiği o yolu ayrıca Hz. Hüseyin’in uğruna canını verdiği değerleri birlikte okumamız lazım. Bu değerler sadece bu camide namaz kılanların değerleri değildir. Bu değerler Türkiye’de 85 bin camide namaz kılan herkesin değeridir.

Biz milletçe hep beraber bir ehlibeyt ailesiyiz. Tekrar hepinize geçmiş olsun diyorum. Bunlar (tekfircilik) bu topraklara ait düşünce değildir. Bu topraklarda yetişip büyüme imkânları yoktur. Hiçbir endişeniz olmasın. Çünkü bu topraklar çok sağlam bir mayayla yoğrulmuş; şehit kanlarıyla yoğrulmuş topraklardır. Buralarda bu tip fitne tohumlarını ekmeye çalışanlar başarıya ulaşamayacaktır.

Ekler