ABD’nin desteğiyle yürütülen “Yeni Orta Doğu” projesi, İsrail’in bölgesel hâkimiyetini genişletme ve Filistin davasını tasfiye etme planı olarak değerlendiriliyor. Bu stratejiyle bölge ülkeleri iç çatışmalara sürüklenirken, normalleşme süreçleri aracılığıyla işgal rejimine alan açılıyor. Ancak Yemen, Lübnan ve Filistin’deki direniş güçlerinin kararlılığı, bu planın başarısına engel oluyor.
Sudan’da ordu ile Batı destekli RSF arasındaki iç savaş, ülkeyi parçalanmanın eşiğine getirdi. RSF’nin Darfur’daki ilerleyişi, dış güçlerin desteğiyle gerçekleşti. Bu savaş, yalnızca bir iktidar mücadelesi değil, Afrika’da emperyalist güçlerin çıkar savaşının yansımasıdır. Sudan’ın geleceği, Direniş Cephesi’nin bölgedeki dayanışma ruhuna ve ulusal direnişin kararlılığına bağlı hale gelmiştir.
Gazze saldırısı sırasında İsrail’in sadece ABD değil, bazı Arap ve İslam ülkeleriyle de gizli askeri ve istihbarat işbirliği yaptığı ortaya çıktı. Bu ülkeler, Hamas ve diğer direniş hareketlerini engellemek, ABD ile stratejik bağ kurmak ve İsrail’in askeri teknolojisinden faydalanmak için işbirliğine gitti. Ortaya çıkan bu gizli ittifak, bölgede güç dengelerini değiştirdi ve direniş hareketleri için ciddi tehditler oluşturuyor.
ABD, uyuşturucu bahanesiyle Venezuela’ya karşı askeri baskıyı artırırken, Maduro yönetimi Washington’un bu saldırganlığını emperyalist bir dayatma olarak niteliyor. Latin Amerika’da Çin ve Rusya’nın artan etkisini kırmayı amaçlayan ABD, Venezuela üzerinden yeni bir hegemonya savaşı yürütüyor. Buna karşın Kolombiya ve bölgedeki birçok ülke, ABD’nin planlarına karşı çıkıyor. Direniş Cephesi çizgisinde, Venezuela halkı bağımsızlığını savunmak için her türlü senaryoya hazır olduğunu ilan etti.
Hizbullah’ın ikinci lideri ve Direniş Cephesinin stratejik aklı olarak tanınan Seyyid Haşim Safiyüddin, hem siyasi hem askeri alanda büyük sorumluluklar üstlendi. Filistin’den Lübnan’a uzanan direniş hattının teorisyenlerinden biri olan Safiyüddin, 7 Ekim sonrası Gazze’ye desteğini ilk açıklayan Hizbullah lideriydi. 8 Ekim 2024’te İsrail’in suikastıyla şehit oldu.
Filistin’in devlet olarak tanınması süreci, Gazze savaşıyla birlikte ivme kazandı. Bugüne kadar 145 ülke Filistin’i tanırken, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz’in de bu adımı atması süreci daha da hızlandırdı. ABD ve İsrail’in tüm baskılarına rağmen, uluslararası toplumun büyük çoğunluğu Filistin’in meşru bir devlet olduğunu kabul ediyor. Bu gelişme, işgalci rejimin yalnızlığını derinleştirirken, Direniş Cephesi’nin haklı mücadelesini küresel ölçekte güçlendiriyor.
Direniş Ekseni’nin önde gelen liderleri, Dünya Kudüs Günü dolayısıyla düzenlenen "Kudüs Kürsüsü" programında bir araya gelerek işgalci İsrail işgaline karşı ortak mücadele çağrısı yaptı.